Cumartesi, Aralık 29, 2007

Dindarlık-Asimov

Arada sırada birileri beni ateistlikle suçlayan bir yazı yazar. Daha geçenlerde yeni bir tanesi elime geçti. 'Ateistlerin sorunu inanmak istememeleridir' diyor.

Bitirirken de şunları ekliyor. 'Hiçbir şeye inanmama ayrıcalığına sıkı sıkı sarılanlar tatminsiz lise öğretmenleri ve dar kafalı bilim adamlarından Sagan, Asimov gibi bilimi popülerleştirmeye çalışanlardan başkası değil.' (Hiçbir şeye inanmıyor değilim. Bilime
inanıyorum ama bu yazının yazarı yazık ki bilimden haberdar değil.)

Yazarımız bir de şunları söylüyor: “Gerçekten parlak olan bilim adamlarının hemen hemen tümü dine yakındır.” Buna Einstien, Dirac, Jastrov ve Schrodinger ile çalışmış olan Henry Morgenau'yu tanık gösteriyor. “Dini bilimle karıştırmıyor ama rasyonel inanç
alanından da tamamen çıkarmıyorlar. Profesör Morgenau tamamen yeni soyut fizik teorilerini geliştirenlerin fikirlerini bir çeşit tanrısal vahiy olarak gördüklerini söylüyor.”

Bunun üzerinde bir duralım. Tümü yeni fizik teorilerini vahiy olarak gören yüz bilim adamı bir araya getirelim. Kanımca bunların her biri yaptıklarını açıklamak için bir çeşit teoloji geliştirirdi ama yine kanımca içlerinden ikisinin bile teorileri aynı olmazdı. Her birinin kafasında bulanık bir tanrı kavramı olurdu ama hiç birinin tanrısı ortak olmazdı ve Tanrının doğası hakkında tartışmaya kalkışsalar, kendilerini bir daha çözemeyecekleri bir teoloji bilmecesinin içinde bulurlardı.

Bunların her ikisinin belli bir kiliseye gittiğini ve bunun gerektirdiği her şeyi yaptıklarını kabul etmeye bile hazırım. Bununla birlikte farklı görüş ve mezheplere ayrılacakları ve hiçbir konuda anlaşamayacaklarından da oldukça eminim. (Tümü Hıristiyan bile olmayabilir. Bazıları Zen Budist olabilirdi.)

Bilim adamlarının böyle şeyler yapmalarına karşı hiç bir itirazım yok. Eğer tanrısal vahiyler indiğini ve onları izleyen bir tanrı olduğunu düşünmek onlara iyi geliyorsa, neden olmasın? Bırakalım kendilerini iyi hissetsinler.

Diğerlerinin ne düşündüğünden sorumlu değilim. Yalnızca kendi düşüncelerimdensorumluyum ve onların da ne olduğunu biliyorum. Aklıma gelen hiç bir fikir bana tanrısal bir vahiy gibi gelmedi. Gözlemlediğim hiçbir şey beni izleyen bir tanrı olduğunu düşünmeme yol açmıyor. Ölme zamanım yavaş yavaş gelmesine karşın ölmek ya da cehenneme gitmekten korkmuyorum, ya da (daha beteri) cennetin popüler versiyonuna.

Ölümün hiçlik olmasını bekliyorum ve beni tüm muhtemel ölüm korkularından arındıran ateizme teşekkür borçluyum. Şimdi ateizmi suçlayan dindar yazılar yazan kiliselere dönelim. Suçlamadıkları ne? Din? Kimin dini? inançları nelerdir? Kendilerini Hıristiyan olarak adlandıran insanlar olduğunu biliyoruz. Yani incil'de geçen her sözü doğru kabul eden kökten dinciler.

O zaman şunu sormamız gerekiyor kökten dinci Hıristiyan olan ve İncil’in her sözünü doğru kabul eden kaç bilim adamı vardır.
Yani kaç bilim adamı:

1- Dünyanın 6000 yıl önce bırakın ışık olsun diyen doğaüstü bir varlık tarafından yaratıldığına inanıyor. Kaçı da evrenimizin 30 milyar yıl önce yaratıldığı bir Büyük Patlamaya inanıyor?

2- Dünyadaki bütün türlerin ilahi bir güç tarafından ayrı ve farklı olarak yaratıldığına inanıyor. Kaçı da tüm bu türlerin evrim süreçleri tarafından geliştirildiğini açıkça ortaya koyan inanılmaz sayıda çok delile inanmayı tercih ediyor.

3- İlk adam ve kadının -belli bir meyveyi yemelerinin yasaklandığı Cennet Bahçesi adında bir yerde yaşadığına inanıyor. Konuşan bir yılan meyveyi yemeleri için onları kandırdı ve Tanrı da hemen öfkelenip onları cennetinden kovdu. Kaçı da insanlığım birkaç milyon yıllık süreç boyunca geliştiğine inanmayı tercih ediyor.

4- Tanrının çok öfkeli, kötü ve huysuz olduğuna inanıyor. Öyle ki günah işledikleri için, bir aile hariç hepsini dünyaya yolladığı bir selle yok ediyor. Sonra da günah işledikleri için Sodom ve Gomore'yi gökten ateş yağdırarak yok ediyor. Sonra da altın bir buzağıya taptıkları ve günah işledikleri için birkaç bin İsrailliyi yok ediyor. (Buna da merhametli Tanrı diyorlar.)

5- M.O. 2700 yılında dünyadaki herşeyi yok eden dev bir sel olduğuna inanıyor.

6- Nuh'un karısının yanan Sodom şehrine bakmak için geriye döndüğünde bir tuz sütununa dönüştüğüne inanıyor.

Bütün bunlar başka kutsal kitap ya da yazılarda görsek, gülüp geçeceğimiz mitler ve peri masallarıdır. Ama çocukluğumuzdan beri saygı duymamız söylenilen İncil’de bulundukları için hepsini kabul ediyoruz. Bunları ve sözünü etmeye gerek duymadığım daha pekçok şeyi kabul etmiyorum. Eğer ateizm bu peri masallarına inanmamaksa o zaman benim sorunum gerçekten inanmak istemememdir.

Neden isteyeyim ki?

Ve birkaç bilim adamı, vahiy duygularıyla ne kadar dolu olurlarsa olsunlar bu saçmalığa inanacaktır ki?

Ateizmi suçlayan yazarlarımıza gelince, o her satırında modern bilim hakkındaki büyük cehaletini sergiliyor. Bu tabii onu tartışmadan alıkoymuyor.

Ayrıca niye bana veryansın ettiğini ve damgalamaya çalıştığını da anlayamıyorum. Ben ona herhangi bir damga vurmaya çalışmıyorum ama yapsaydım da hiçbir anlamı olmazdı. Öldüğü zaman, o da tıpkı benim gibi bir hiçlik alemine gidecek. Saçma da olsa inandığı için cezalandırılmayacak.

Diğer yandan ben ateist olduğum için (yazarımızın inancına göre) ölünce doğruca cehennemi boylayacağım. Onun inandığı merhametli tanrı, sonsuzluk boyunca en ağır işkenceleri çekmemi hiç tereddüt etmeden sağlayacak. Bunu böyle kabul edecek olursak başka bir acı çekmeme ne gerek var?

Cehennemin ölümsüz ateşlerinde binlerce yıl yanmam yeterli değil mi? Bir de bana veryansın etmesi gerekiyor mu? Ayrıca bu kökten dinci rahiplerin günah diye adlandırdığı şeyler de dikkatimi çekiyor. Amerika’da son on yılda, 20. yüzyıldı daha önce görülmemiş boyutta bir yozlaşma dönemi yaşadık. Tasarruf bankalarını soyduk, sahte bonolarla çalıştık, su gibi para harcadık, şehrimiz eyaletimiz ve hatta federal hükümet sıfırı tüketene kadar borç parayla yaşadık.

Ama televizyondaki rahiplerimizin bunlara günah dediğini hiç duymuyorum. Bu konuda kürsüden hiçbir suçlama duyulmuyor. Onların gözündeki günah birazcık cinsel zevk ve heyecan. Zinadan söz edilir edilmez rahatsız olup ateş püskürüyorlar. Ve işin doğrusu, bu zaman zaman kendilerinin de bulaştığı bir iş. Sonra da ağlayıp gözyaşlarını akıtıyor ve “Günah işledim'” diye inliyorlar.

Doğrusu buna da inanmak istemiyorum. Karınız olmayan bir kadınla ilişki kurmanız merhametli tanrıyı öfkelendirirken, ülkeyi toptan soymanın ve dünyanın parasının çalınmasının tanrıyı hiç ilgilendirmediğine inanmak istemiyorum.

Muhafazakarların “liberal” aileyi yok ediyor dediğini duyuyorum, ama ülkeyi yok edenler de muhafazakarlar.

Eğer kendileri de parsayı toplamak peşinde olsalar ve kalkıp toplumumuzu işgal eden hırsız ve üçkağıtçılara karşı çıksalar bu dindar insanlar hakkındaki izlenimlerim çok daha olumlu olurdu.

Ama bunun mümkün olduğuna inanmıyorum. Dinciler kafayı cinsellikle bozmuşlar.

Çarşamba, Aralık 26, 2007

Herkese Neşeli Bir Yıl Dileriz...

Pazartesi, Aralık 24, 2007

Bir Tavsiye

Aktüeli yakalamak her zaman mümkün olmuyor, yeni seyrettim Cenneti Beklerken filmini. Beklentilerim yüksek değildi, film bittiğinde memleket sinemasının iyi tarihi filmlerinden birini seyrettiğimi düşündüm. Aksayan yönler yok değil ama sıcak bir film, uzatmayayım: çizgiyle uğraşan herkesin izlemesini öneririm. Animasyon kullanılmış, kim yapmış diye merak ediyorsunuz, filmin akışını kolaylaştırmış, çok başarılı bir iş çıkarılmış. Minyatür tadını filme katmak kolay değil, cesaret gösterilmiş bana kalırsa ve animasyon akarken, devingen bir kamera ile anlatıya psikolojik bir derinlik kazandırılmış.

Cumartesi, Aralık 22, 2007

Fabio Civitelli Kimdir?

9 Nisan 1955’de Arezzo- Lucignano’da doğmuştur. Henüz 19 yaşındayken, Lady Dust serisinde çizmeye başlamıştır. Sırasıyla; Karatex, Zanna Bianca, Zordon ve Doctor Solomon dizilerinde yer almıştır. Daha sonra, Super Gulp’ta I fantastici Quattro ve L’umo Ragno’yu çizmiştir.

Kariyerinin dönüm noktası, 1979 yılında Mister No’nun çizim ekibine katılması olmuştur. Çok kısa süre içinde Mister No okurlarının hayranlığını kazanmıştır. Özellikle Ananga adlı serüven, okurlardan olağanüstü ilgi görmüştür (Daha sonra Ananga adıyla bir Dylan Dog serüveni de yayınlanacaktır). Ancak Mister No serüveni, üstün yeteneği nedeniyle kısa sürecek ve Boneli tarafından Tex ekibine terfi ettirilecektir. İlk Mister No almanağını çizdikten sonra diziden ayrılmıştır. Bu ayrılık Mister No okurları tarafından büyük bir üzüntü ve hayal kırıklığa ile karşılanmıştır. Mister No’ya dönüşü ise dramatik bir biçimde olmuş, dizinin kapanış sagasındaki bir serüveni çizerek (368-369), Jerry Drake’e bir tür saygı duruşunda bulunmuştur.

Civitelli’nin tarzı; en küçük ayrıntıları siyah ve beyazı kullanarak , çizimindeki olağanüstü gerçekçiliğe yansıtabilmesinden oluşur. Sadeliği ve detaycılığı kusursuz biçimde birleştirir. Tex yorumu, hem geleneklere bağlı hem de modern bir biçemdedir. Bonelli ailesi içinde çok saygın bir yere sahip olan Civitelli, artık Tex Willer karakteri
özdeşleşmiştir.

Civitelli röportajımız sitemizde

Güzel Bir Afiş

Cuma, Aralık 21, 2007

koloni blog 2 yaşında

İki yıl önce başlamıştık, blog sayfamıza. Geçen yıl 75 bin ayrı ziyaretçi sayısına ulaşmıştık, bu yıl 150 bin ayrı ziyaretçi sayısını geçtik. Eskisi kadar ilgilenemediğimiz günlerimiz oldu, Serüven kapandıktan sonra doğrusu heyecanımızı yitirmedik desek yalan olur. Ama bize gösterdiğiniz ilgiye hem şaşırıyor hem de heyecanlanıyoruz. Devam etmek için iyi bir nedenimiz var artık, gösterdiğiniz ilgiye gerçekten teşekkürler. Türkiye'de çizgi roman adına doğru ve güzel işler yapmak istedik. Anlaşılıyor olmak güzel, içten teşekkürler. Herkese şimdiden iyi seneler, mutluluk ve esenlikler...

Pazartesi, Aralık 17, 2007

Haydi Öp...

Cici Can, Bedri Koraman'dan...

Pazar, Aralık 16, 2007

O Kadar Ender Gülüyorsun ki

Kahramanlar ender güler...

Salı, Aralık 04, 2007

2007'nin en iyileri... (2)

Pazartesi, Aralık 03, 2007

2007'nin en iyileri...

Henüz önemli listeler gelmedi ama yılın iyilerine başlangıç yapalım. Hatta bu sene Koloni yazarları da yerli/yabancı listelerini bizimle paylaşsın.

Aşağıdaki listeyi YALSA: The Young Adult Library Services Association seçmiş. Pride of Baghdad sanırım pek çok listede yer alacak bu sene. Bana hiç samimi gelmedi bu kitap.

Nextwave: Agents of H.A.T.E.(V. 1)
Sloth
Castle Waiting
Identity Crisis
Death Note (V. 1)
Death Note, (V. 2)
Death Note (V. 3)
True Believers: Runaways (V. 4)
Escape to New York: Runaways(V. 5)
Parental Guidance: Runaways (V. 6)
Pride of Baghdad
Death, Jr.
Demo: The Collection
American Born Chinese

Etiketler:

Pazar, Aralık 02, 2007

Persepolis

Persepolis, farklı bir hikaye, ülkemizde rastlanmayan bir çizgi roman örneği.