Pazar, Şubat 07, 2010

Lale Bahçelerinden Fransız Sokaklarına

(…)Kemal Siyahhan’ın Leman Yayınlarından çıkan Lale Bahçelerinden Fransız Sokaklarına- Bir Bilinçaltı Turu adlı albümü farklı çizgi romanlardan. Çizgi ve anlayış olarak farklı iki sanatçının Can Barslan ve Ender Özkahraman’ın arka kapakta yer alan yazıları da bu farklılığı işaret ediyor. Barslan, Siyahhan’ın 3,5 yıl delice uğraştığı çalışmaya duyduğu saygıyı vurgulayarak okuyucuyu çağırıyor “İster sinema salonunda film izler gibi, ister resim sergisinde tablolara bakar gibi değişik tadlar alarak okuyacaksınız bu kitabı”. Özkahraman ise kitabı yayına hazırlamış, Siyahhan’ın daha önce çıkan bir çalışmasını ve yine bu kitabı tanıtıcı yazılar da yazdı. Üç ismin zamanında çıkmış Deli dergisinde bir arada çalıştıkları, ortak bir geçmişleri olduğu da yazılıyor. Özkahraman, “kendine mesele olarak seçtiği konu yüzünden dahi tebrik etmek” gerektiğini söylüyor. Barslan çalışma için “sanat eseri” tanımını da yapmış. Takdir ifadelerinin tamamını ortak geçmişten kaynaklanan yaşanmış anıların hatırına sayarak anlamlandırmak haksızlık olur, nasıl akılda tutmamız gerekiyorsa.

Siyahhan’ın çalışmasının en önemli özelliği anlattığı hikâye ile ilgili. Başta Orhan Pamuk’un Beyaz Kale’si olmak üzere Doğu-Batı sorununu işleyen tarihi romanları epeyce hatırlatıyor anlattıkları. Ama yerli çizgi romanda bu konulara değinen olmadığı muhakkak... Oldukça yavaş bir kurgusu var, özellikli bir yavaşlık elbette. Hikâyenin seyrini –gerçeklik vehmini- bozan ara bölümleri var, alt başlıkta geçen “bir bilinçaltı turu” bu bölümlerde anlam kazanıyor. Hikâyenin son bölümlerinde Doğu’yu, Batı’yı, yazarı ve bugünü temsil eden tiplemeler öne çıkıyor; başlangıçtaki tarihi gezi tekrar anlatılmamak üzere bitiyor. Siyahhan’ın çizgisini bilmeyenler üslup olarak hikâyeyi tamamlayacak bir tercihte bulunduğunu düşünebilirler. Batı resminin perspektif derinliği ve anatomik ayrıntıcılığından çok kimi zaman minyatürlerdeki perspektifsizliği andıran naif bir çizgisi var Siyahhan’ın. Dikey perspektiflerinde canlı ve parlak ışıklar da kullanarak renk zenginliği de yaratmış. Ancak Siyahhan’ın desenle ilgili sorunları var, hikâyeyi anlatamadığı-kurgu açısından devamlılık gösteremediği karelerle sıkça karşılaşıyoruz. Lale Bahçelerinden Fransız Sokaklarına albümünün iddiası çizgiden çok hikâyeden çıkıyor demekten yanayım, gerçi orada da sorunları yok değil. Her şeyden önce çok sayıda dilbilgisi hatası mevcut, anlam bozukluklarının yanı sıra de/da ayrımının yapılmadığı cümlelerle karşılaşılıyor. Bu tür özensizliklerle yüzleşince “sanat eseri” iddiaları içeren farklılık söylemi de havada kalabiliyor. Çünkü Türkiye’de çizgi roman yakın tarihlerde makûs talihini belli ölçülerde aşabilmişse de okur-yazar olmayan yayıncıların elinde bozuk bir Türkçeyle tüketilmiştir. Yazıya başlarken zikrettiğimiz “çizgi romanın edebi bir değeri var mıdır?” sorusunun bırakın cevabını soru(n) sayılması abes sayılmıştır bu sebeple. Albüm, bu çerçevede çok da farklı değil, kuşe kâğıt, kalın kapak, renkli baskı dili aksaklıklarından kurtaramıyor.

Yine de Siyahhan’ın örnek olması gereken saygıdeğer bir çabası var. Türkiye’de çizerler para almadan çizmeye pek yanaşmazlar. Herhangi bir dergide/gazetede daha önce yayınlanmamış (telifi alınmamış) bir çizgi romanın albüm olarak yayınlanması o kadar nadirdir ki istisnalar bir çırpıda sayılabilir. Bir başka deyişle şairlerin, romancıların ve hikâyecilerin yıllardır yaptıklarını çizerler-çizgi romancılar neredeyse hiç yapmamışlardır. Siyahhan yazıldığı gibiyse eğer en az üç buçuk yıl uğraşarak madden karşılığını alamayacağı bir albüm yapmış. Dilerim başkalarına örnek olur…[Yeni Serüven 2’de yer alan aynı başlıklı Levent Cantek yazısından alıntı]

Etiketler:

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home