Pazar, Şubat 20, 2011

Postmodern Moskova Panoraması

(...) Bulgakov, İlahiyatçı bir babanın oğluymuş; bu sebeple olabilir, roman, din tartışmasını, inanç ile inançsızlığı kıyaslayan bölümler de içeriyor. Asıl ilgilendiği mesele farklı olduğu için sofuca yapmıyor bunu. Pilatus’un hikâyesini İncil temelli anlatmıyor örneğin. İkiyüzlü, pragmatik, makamı kadar nasıl hatırlanacağını da hesaplayan bir bürokrat tiplemesi çizmiş. Pilatus’un pekâlâ Moskova’da yaşayabileceğini hissettiriyor bize. İnsan tekine güvenmediğini roman boyunca resmettiği tiplemeleriyle zaten yansıtıyor. İsa, İsa’yı anlatan yazar, yazarın ebedi diline ve hikâyesine tutkuyla bağlanan Margarita, bir dedektif gibi hikâyeyi açan ve Şeytan Woland’ı anlatan şair Bezdomni dışında iyiliğin kıyılarında duran biri yok. Şeytan’a Kant ile sabah kahvaltısı yaptığını söyleten Bulgakov’un, iyilik ve kötülük üstüne tartışırken Pontius Pilatus hikâyesini bilerek ve kıyaslamak için anlattığını anlıyoruz.

link

Etiketler:

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home