ekmek parasını anlarım da...
türkiye’de çizgi roman adlı kitabımı yazarken kendisiyle röportaj yaptığım suat yalaz beni telefonla arayarak (faruk geç ile konuşuyordum o sırada) benden bir ricada bulundu. 1993 ya da 94 yılı…fransa’da uzun yıllar sürdürdüğü pornografik çizgi romanlarından kitabımda bahsetmememi rica etti, çekincesi de şuydu: piyasaya iş yaptığını, özellikle ramazan sayfalarının önemli bir gelir kaynağı olduğunu dürüstçe söyleyerek bu tür çalışmalarının duyulmasının bir rahatsızlık yaratacağını ekledi. ben de bu ricasını geri çevirmedim ve kitapta bu tür çalışmalardan bahsetmedim. o dönem internet yaygın değildi ve kimin nerede ne yaptığını öğrenmek çok külfetliydi. internet yaygınlaşınca yalaz’ın bu tür işleri türkiye’de de duyuldu, kapak resimleri, sayfalar dolaşıma girdi. yurt dışında çalışan yerli çizerlerimizin çoğunluğu bu tür erotik/pornografik çizgi romanlar yapmışlardır. çoğunluğu sadece bu tür yayınlarda iş buldukları için bir kısmı da hayat gailesi-ekmek parası diyerek (her iki ihtimalde de mecbur kalarak) bu tür çizgi romanlar çizdiler, çiziyorlar. açıkçası hem bu tür yayınlara ahlakçı gözüyle bakmam hem de yapılan işleri çoğunluk kadar küçümsemem. tayyar özkan’ın internette dolaşımda olan bir çalışmasını gördüm. orient sexpress adlı pornografik bir çizgi roman bu. 7 sayfa sürüyor ama anladığım kadarıyla devam eden bir öykünün bir bölümü. yapılan iş hakkında diyebileceğim tek şey çok şaşırdığım. tayyar öyküde kendini kahraman olarak kullanmış, istanbul’da başlayan ikinci sayfada üç kare var. ikinci karede yakın çizim-portre olarak tayyar konuşmaya başlıyor ve cümle sayfanın üçüncü ve son karesinde bitiyor: istanbul is like a bridge between europe and asia. ıt used to be christian, now it is muslim diyor ve takkeli-sakallı bir müslümana dönüşüyor. bir sonraki sayfada 4 karısıyla seks yapıyor filan. öyküden masum saydığım bir sayfayı yanda göreceksiniz, diğer kareleri kullanmamayı tercih ederim. seks sahnelerini kastetmiyorum onu da belirteyim. yapılan iş açıkça cinsiyetçi, ırkçı, din sembollerini rencide edici ve şoven … bütünüyle dar kafalı amerikalı bir faşiste hitap ediyor… hem şaşırıyor hem de anlamıyorum. müslümanlık böylesi fantezilere konu edilmiştir, ilk kez görmüyorum… ayrıca pornografide kimi zaman güçlü, özgürlükçü, ters yüz edici dürüst bir yan olduğunu da söyleyebilirim... ama tayyar bağnazca saçmalamış, hiçbir incelik taşımayan, ironisi olmayan bir iş çıkarmış. üstelik tayyar, ortodoks yargılarla radikalce savaşan politik biri de değil. yazının başında anlattıklarımın nedeni de bu: ekmek derdini bir noktaya kadar anlarım ama bu tür anlamsız öyküleri kabullenemiyorum. pornografik olduğu için değil felsefi, insancıl ve siyasal ilkelerim gereği kabullenemiyorum. belirtmeden edemeyeceğim: tanıdığım-konuştuğum biri çizdiği ya da türkiye’den biri resmettiği için değil şoven-cahilane bulduğum için bu satırları yazıyorum. ekmek parası adı altında yaşanan ticarileşme hakkında da konuşmak bile istemiyorum.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home