Pazar, Kasım 26, 2006

Dedektif Nik, Milliyet Pazar ve yine aynı şeyler

Bugün Milliyet’in Pazar ilavesinde Dedektif Nik ile ilgili bir yazı çıktı. Söz konusu yazı için hafta başında benden de yardım istendi, e-posta aracılığıyla küçük bir röportaj yaptık. Bahar Bakır adlı genç -olduğunu düşündüğüm- bir arkadaş, bana karşı son derece iyi niyetli, sempatik ve iltifatkar davrandı. Yazıyı görenler olabilir, kullanılan kimi görsel malzeme için ilk kitabımdan faydalanılmış ve altına da nerden alındığına dair not düşülmüş örneğin. On yıldır çeşitli yazılarımdan, kitaplarımdan faydalanılır ama hemen hiç kimse bu türden bir nezaket göstermemiştir. Yapılması gereken bu olmasına karşın bunu bir nezaket olarak konuşabiliyoruz. Kendisine gösterdiği hassasiyet nedeniyle teşekkür ederim.

Bu yazıyı yazmamın bir başka nedeni daha var. Başına gelenler olabilir, gazete ya da dergilerle bir konuda röportaj yaparsınız, konuştuklarınız ile yazılanlar birbirinden farklı çıkar. Mesleğim itibarıyla konuşuyorum, YÖK benim gibileri “İletişimci” saysa da gazetecilik alanında yüksek lisans ve doktora yaptım. İnsanın eleştirdiği bir konuda mağdur olması trajikomik olabilir ama sürpriz değildir. Bir yerle röportaj yaptığımda bakalım ne demişim diye okuyorum genellikle. Bahar Bakır’la Dedektif Nik hakkında e-posta aracılığı ile röportaj yaptığımız için büyük bir sürpriz beklemiyordum. En azından yazdıklarım copy-paste edilecekti. Ama bu sabah yazdıklarımın da yanlış aktarıldığını gördüm. Bir kızgınlık ya da hayal kırıklığı ile yazmıyorum, söylediklerini önemseyen narsist bir adam durumuna düşmek de istemem. Ama her ne yazılacaksa en azından yazdıklarıma yakın bir biçimde yazılmasını istemek de hakkım. Örneğin 1950’de başlayıp 2000 yılında biten bir dizi için “Sadece Hürriyet gazetesinde 56 yıla yakın bir süredir yayınlanan Dedektif Nik” diyebilir miyim? Bu cümledeki Türkçe doğru değil her şeyden önce. Yazıdaki karmaşık cümlelerimin nedeni İstihbarat Şefinin cevvalliğinden kaynaklanıyor muhtemelen. Aşağıda yazı için sorulara verdiğim cevapları göreceksiniz. Oluyor böyle şeyler diyerek konuyu kapatıyorum.


Dedektif çizgi romanları içinde Dedektif Nik’i ayıran temel özellikler nelerdir?

Alex Raymond çizdiği için önemli bir çalışma, bu denli bilinen ve uzun yaşamış bir başka dedektif çizgi romanı yok. Alex Raymond’un 1956’daki ölümünden sonra bile konuşuluyor olması, bantın onunla hatırlanması bu yüzden. Raymond, bir çok çizgi romancıyı ta çocukluğundan etkilemiş biri. Onun görselliği, nasıl çizdiği hep izleniyor, taklit ediliyor. Sadece Türkiye’de değil çizgi roman üretilen her ülkede öncü çizerler hep Raymond’tan ve onun yıllarca çizdiği Flash Gordon’dan, bizdeki adıyla Baytekin’den mutlaka söz ediyorlar. Öte yandan çizgileri hayranlık dolu sözlerle anlatılan Raymond’un hikayeciliği doğrusu çok da parlak değildir. Batılı çizgi roman araştırmacıları örneğin Dedektif Nik hikayelerinden pek söz etmezler. Polisiyeciler keza öyle…Öyküler üzerinde önemle durulmaz. Konuşulan hep görselliktir, benzersizliğe yapılan vurgularla çizgilerdir.

Dedektif özelliklerini göz önünde bulundurduğumuzda Nik’in benzeşen ve ayrışan özellikleri nelerdir? Benim görüşüme göre Nik bir salon beyefendisi ve insanların gönlünü kibarlığıyla kazanıyor. Bu dedektif kimliğiyle ne oranda örtüşüyor?

İlk dönem polisiye kahramanlar genellikle centilmendir aslında. Kanunlara bağlı, seçkin zevkleri, entelektüel eğilimleri olan üst orta sınıftan iyi eğitimli insanlardır. Soylu olmayabilirler ama kibarlıkları, beyefendi tavır ve jestleriyle göz alırlar. Sherlock Holmes modeline uygun bir anlatısı var Dedektif Nik’in. Akıl yürüten bir araştırmacı ve ona okurlar adına safça sorular soran yardımcısını görüyoruz. Nik’in Honey adlı bir dargın bir barışık olduğu sevgilisi de var. Evlilik hayali, kıskançlık, kavuşamama, sevgilinin kaçırılması-kurtarılması hemen tüm serüven bantlarında kullanılır. Kadın okuru yakalama amacıyla çoğulcu bir okuma olsun istenmiş belki ama bu da etkili bir biçimde anlatılmıyor.

Dedektif Nik ilk kez 1001 Roman dergisinde yayımlandı. Sonra Hürriyet’te yayımlanmaya başladı. Türk okuruyla Nik’i buluşturma fikri nereden doğdu?

Hürriyet, o yıllarda Amerikanvari bir gazete olmak istediğinden görselliğe önem veriyor ve dünyada o dönemin popüler gazetelerini model alıyor. Çizgi romanlar yayınlıyor, Dedektif Nik de dünyada o yılların konuşulan bir bantı. Alex Raymond’u bizim çizerlerimiz de biliyor. Amerika’da ürettikleri kadar yaşam biçimi nedeniyle de şöhretli bir isim Raymond. Bir parça Dedektif Nik’e benziyor, güzel kadınlar, pahalı arabalar…Arabayla sürat yaparken ölüyor zaten…Hürriyet bir de mesleki olarak rakibi olan Türkiye yayınevinin elinden ticari bir hamleyle alıyor Nik’i…

Dedektif Nik’e Türk okuru nasıl bir tepki verdi? “Nik’le büyümek” gibi bir durumdan bahsetmek mümkün mü?

Sadece Hürriyet’te elli yıl yayınlanmak az şey değil, insanlar okumasalar bile göz aşinalığıyla bilirlerdi Dedektif Nik’i. Ama ne kadar okurlardı, ne kadar izliyorlardı doğrusu bilmek mümkün değil. Başlangıçta gazetenin üçüncü sayfasında ve diğer bantlardan ayrı bir yerde kullanılıyor. Sonraki yıllarda kadınlara yönelik bölümlerde diğer bantlarla bir arada yayınlanıyor. Örneğin kadınlar izliyorlar mıydı bilemiyorum. Ama mutlaka nostalji yarattığı, “biz Fatoş’la Dedektif Nik’le” büyüdük diyen birkaç kuşak olduğu kesin…

Kimsenin öldürülmediği ve şiddete başvurulmayan içeriğine baktığımızda bu çizgi romana bir ilk diyebilmemiz mümkün mü?

Şiddetin ve ölümün olmadığı sayısız çizgi roman var. Aslında ölüm yok değildir Nik’te, uzun yıllar yayınlanınca bantlar da zamana ve koşullara göre biçim değiştiriyorlar. Dedektif Nik de şiddet de cinayet de hep vardır, hep olmuştur. Türkiye’de albüm olarak çıkan serüvenler çok yakın tarihli işler, doğrusu dizinin en iyi öyküleri değiller. Dedektif Nik denildiğinde akla gelen Alex Raymond’un çizdiği serüvenler değil de ölümünden sonra diziyi sürdüren Prentice'in üretimlerine yer verilmiş. Gerekçesini bilmiyorum

Dedektif Nik’in vermek istediği ana mesaj nedir sizce?

Merak uyandırmaya çalışan gün be gün kendini okutturmayı amaçlayan bir tefrikaydı Dedektif Nik. Suç dünyasına yönelik iyimser bir karşı çıkışı vardır, onun dünyasında iyi insanlar hâlâ çoğunluktadır ve suçlular mutlaka cezalandırılırlar. Bir din adamı gibi bu mesajı her serüveninde tekrarlar.

Dedektif Nik’in çizgi dünyası içindeki önemi nedir?

Alex Raymond’un yaratmış olması..

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home