Eski çağlarda sanatları 9 adet Musa (esin perisi) simgeliyordu:
· Kalliope (ismi, güzel ses anlamına geliyor): Epik (destansı) şiirin esin perisi
(kimi kaynaklara göre lirik şiirin)
· Klio (ismi, kutlamak, övmek anlamına geliyor) : Tarih
(unutulmaması gerek ünlü, şanlı eylemlerin dile getirilmesi)
· Erato : Lirik (korolu) şiir (özellikle de aşk şiiri)
· Euterpe : Müzik (flüt)
· Melpomene : Tragedya
· Polymnia : Pantomim (ve yazma sanatı)
· Terpsikhore : Dans (ve hafif şiir)
· Thalia (ismi, bitkisel gelişme, doğanın fışkırması anlamına geliyor) : Komedya
· Urania : Gökbilim
Orta Çağ’da sınıflandırma farklıydı ve sanatla bilim ayrı tutulmuyordu. İki grup altında sınıflandırılmış yedi adet “liberal sanat” vardı: İlki, trivium: retorik (belagat/söz sanatı), gramer (dilbilgisi) ve diyalektik (eytişim). İkinci grup ise quadrivium: aritmetik, geometri, astronomi ve müzik. “Mekanik sanatlar” ise mimari, heykel, resim ve kuyumculuğu ifade ediyordu. Sonraları, “güzel sanatlar” terimi 1752’de, Diderot ve Alembert’in Ansiklopedi’sinde ortaya çıktı ve orada, bugün plastik olarak adlandırdığımız sanatları ifade etmek için kullanılıyordu: mimari, heykel, resim ve gravür. Hegel, “Estetik” adlı eserinde, sanatları bir çifte ölçeğe göre sınıflandırıyor; giderek azalan bir maddesellik, giderek artan bir ifadelilik. Böylelikle, aşağıdaki sıralamaya göre altı sanat ayırdetmiştir: Mimari, heykel, resim, müzik, dans ve şiir.
Ricciotto Canudo, Fransa’da yerleşmiş bir İtalyan aydınıydı; ilk sinema eleştirmenlerinden sayılabilecek Apollinaire’in dostuydu. Canudo’nun 1911’de yazdığı ilk kitabın başlığı “Yedinci sanatın doğuşu” oldu. Bu kitapta sinemanın “uzam sanatlarının” (mimari, resim ve heykel) ve “zaman sanatlarının” (müzik ve dans) sentezini gerçekleştirdiğini düşünüyordu, yani kendisinden önce 5 sanat vardı. Sonra -belki de arada Hegel’i okumuştu- kurucu sanat olarak şiiri de ekledi ve sinemaya “7. sanat” mertebesini ayıran “7. Sanatın Manifestosu”nu yazdı. 1922’de, ilk sinema dergilerinden biri olan Yedi Sanat Gazetesini kurdu. Not düşelim: sinemaya “onuncu musa” diyen Jean Cocteau pek itibar görmedi.
Sekizinci sanat, profesyoneller tarafından pek başvurulmayan bir ifade olmakla birlikte genellikle televizyon için kullanılır. Son olarak da “dokuzuncu sanat” bugün çizgi romana ayrılmıştır. Bunu bulan kişi büyük olasılıkla, 1971’de “Dokuzuncu bir sanat için çizgi roman”ı yayınlayan Francis Lacassin’dir. Onuncu sanata gelince; bu yer halen tartışılmakta ve çok sayıda öneri mevcut: internet, dijital sanat ve video oyunları daha ciddi öneriler arasında yer alan bazı dallar...[Isabelle Delauney-Kaplan]
http://fr.wikipedia.org/wiki/Septi%C3%A8me_art’dan çevrilmiştir.
Musa’lar için ek kaynak: Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, 4. Basım, 1989.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home