Pazartesi, Eylül 22, 2008

Herkese Yorum Yaptıran Çizgi Roman

Maus’u tanımlayan ilk şey ne dense veya hikâye birine anlatılmak istense laf dönüp dolaşıp Soykırıma gelir. Soykırım ise tekrarlanıp duran her şey gibi o kadar uzaklaşıyor ki bizden, Yahudilerin 2. Dünya savaşında yaşadıkları da bizi o denli etkilemez hale geliyor. İşin propaganda olduğu, Yahudi lobisinin varlığı ve saire Soykırımdan çok öne çıkıveriyor hatta. Maus’un Pulitzer kazanmasını da buna bağlıyanlar olacaktır muhtemelen. Oysa Maus’u Soykırım hikâyelerinden ayıran birkaç şey var ki, onu gerçekten farklı kılıyor. Ödüllere inanmam, ödüller için nitelikten çok pazarlamanın önemli olduğunu biliyorum ama Maus gerçekten farklı olduğu için bu ödülü alabilmiş diyebilirim. Her şeyden önce mevcut çizgi roman olgusunu tanımlayan her ne varsa Maus buna uymuyor. Böylelikle iki fark belirdi; ilki, Maus herkesin beklentilerinin dışında alışılmadık bir çizgi roman. İkincisi farklı bir soykırım hikâyesi. Üstelik bir fabl hikâyesi gibi dursa da güçlü bir ironi yapılmış, ters yüz edilmiş hemen her şey. Fare olarak resmedilen Yahudilerin farelerden korkması ilginç bir gönderme kuşkusuz. Maus, atlanan bir özelliği daha var. O da azınlık edebiyatının kuşaklar arasında çatışmaya odaklanan (Kafkaesk denilebilecek) anlatım eğilimi. Art Spiegelman, sadece soykırımı değil (belki ondan çok) babasını anlatıyor. Hikâyeye katılan otobiyografik bölümler ve Spiegelman’ın bize hissettirdiği öfke Maus’u güçlü kılan özellikler. Okurdan taraf olmasını ya da anlatılan insanlara safça bir sempati duymasını da istememiş. Yaşadığımız dönemin en beğenilen/konuşulan anlatılarına bakılırsa Maus da aynı etkiye sahip. Kendini konuşturan bir hikâye Maus, herkesi yorum yapmaya zorluyor.

3 Comments:

Anonymous Adsız yazdý...

Art Spiegelman deyince aklıma çizgi romanda deneysellik ve araştırmacılık geliyor.
Spiegelman Maus'u ilk olarak eşiyle beraber çıkardığı yeraltı mizah dergisi "RAW"da seri olarak yayımlıyor. Çizgi roman araştırmacısı Scott Mc Cloud'a göre; çizer olarak Spiegelman,daha çok devrim yaratmayı,hayatın gerçeklerini vermeyi,insanın gerçeğini irdelemeyi amaçlayan"Iconoclast'lar" ile stil,form ve sanat tarafıyla ilgilenen "Formalist'ler" kampları arasında bir yerde duruyor. Spiegelman Maus'u standart fotokopi kağıdı üzerine dolmakalem ile resmetmiş.Amaçladığı etki hikayeyi resimle yazmakmış, bunu yaparken de eserin bütününde yıkım zamanı tutulan bir günlük etkisi vermekmiş okuyucuya.
Aslında Maus bir bakıma bir çizgi roman güncesi; ailesinin savaş öncesinden sonrasına kadar yaşadığı dramı aktarıyor.Spigelman hiç tanışamadığı çocuk yaşta ki
ağabeyini savaşta kaybediyor, annesi bu travmaya dayanamıyor ve seneler sonra Amerika'ya yerleştikten sonra intihar ediyor.Güçlü bir karakter olan babasıyla aralarındaki mesafe ve jenerasyon farklılıkları ve babasının karakter analizi de romanın alt hikayesini oluşturuyor.
Beyaz fotokopi kağıdına Dolmakalem ile atılmış kalın siyah mürekkepten oluşan çizgiler, yetişkinlerin acımasız dünyasını yansıtıyor.
1. veya 2. kitabın ortalarında, küçük bir karede; kedi Nazi askeri fare olarak betimlenmiş küçük bir yahudi çocuğunu bacaklarından tutup duvara çarparak öldürüyor hemen üstündeki küçük beyaz karede "...VE BİRDAHA HİÇ AĞLAMADILAR..." yazıyor.

24/9/08 14:03  
Anonymous Adsız yazdý...

beyaz fotokopi kağıdı meselesi her yerde anlatılıyor, bir kaç kez ona da soruluyor. O da başlangıçta böyle bir şey yaptığını, ama mürekkebi dağıttığı için çabuk vazgeçtiğini söylüyor. Hatırladığım ve anladığım A4 boyutunda çizdiği.. bilirsiniz bire bir çizmek tercih edilmez...yine de ilginç o yüzden...
selamlar

24/9/08 14:14  
Anonymous Adsız yazdý...

Teşekkürler düzeltme için Levent Bey.
Vazgeçmesi iyi olmuş;-))
Crumb peçete üzerinde harikalar yaratıyor ama tabi o da 0,3 rapido kullanıyor, aklın yolu bir;-))

24/9/08 14:54  

Yorum Gönder

<< Home