Baştan Bana Kolay Görünüyordu
Roma’da Fleetway Direktörü ile tanıştım. Zaten İtalyan onunla da çalışıyordu. Ona da iş yapıyordu. Londra’ya gitmek istediğimi söyledim. Bana çıkardı kartını verdi. Gelince beni arayın dedi. Londra’ya gidişimde kendisini ziyaret ettim. Bana yakın ilgi gösterdi. Ne tür çizgi roman yapmak istersiniz diye sordu. Onlar çeşitli dergiler çıkartıyorlardı. O anda revaçta olan harp hikayeleriydi. “Yapar mısın?”. Yaparım dedim. Baştan, bana kolay görünüyordu. Her şeyi yerli yerine oturtmak çok zor. Düşünün, bir Nazi askeri çizeceksiniz, bütün detaylarıyla, kaskıyla, ceketiyle ya da paltosuyla. İngiliz silahı, Alman silahı, başka bir sürü detay. Velhasıl, baştan çok zorluk çektim. Bütün bunları öğrenmek zaman aldı. Daha doğrusu çizgi romanın nasıl olması gerektiğini ben orada öğrendim. Burada bir şey çizersiniz, eline bir tüfek verirsiniz, bu tüfek yanlış diyecek kimse çıkmaz. Çıksa bile oran olarak çok azdır. Pek ilgilenen olmaz. Buna yazıişleri müdürleri de dahil. Kimse bilmez bu işi bizde. Ne yaparsanız gider. Ama orada çiziyorsunuz, editör bir sürü ayrıntı hatası buluyor. Tek tek gösteriyor. Çizgi romanın nasıl yapılması gerektiğini orada öğrendim (...) [Faruk Geç, İngiltere'de yaşadığı deneyimi anlatıyor]
Fotoğraf Mizah ve Çizgi sitesinden alınmıştır
link
Fotoğraf Mizah ve Çizgi sitesinden alınmıştır
link
Etiketler: memleket çizgi romanı
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home