Perşembe, Aralık 17, 2009

Tek mesele hatunun beni terketmiş olması değil...

(...) Peki o kapıya varabildim mi? Varmaz olur muyum efendim, vardım tabi ki. Basamakları çizip çizip tırmandım, özene bezene kapıyı çizdim, sonra kapının tokmağını çizdim. sonra tuttum o tokmağı, çevirip kapıyı açtım. Ve de kapının arkasındakini çizdim. Sonra kendimi mahkeme salonunda sanık sandalyesinde buluverdim. Hakim sordu: “Çizdiklerinde müstehcenlik var mı?”. Ben “hayır” dedim, ama on bir kişilik bilir kişi kurulunun on bir üyesinin on biri de “evet” dediler. Şahsen ben ifade özgürlüğü adına kendimi feda edip kapının altındakini çizmekte direterek hapislerde sürünmeyi göze almıştım, fakat gel gör ki yasalar beni değil sorumlu müdürü hapse atıyorlar idi. Sorumlu müdürün benim adıma hapse girmeye gönüllü olmasını çok isterdim tabi ama olmadı. Ben de kapıyı kapattım. Sonra biraz daha kapı çizmekle oyalandım. Fakat bilader, kapı kapı kapı kapı, ömür kapı çizmekle geçer mi? Ben de düşündüm “bu hayatta ve bu çizerlik aleminde benim bir kadının bacak arasından başka da alakadar olduğum şeyler olması lazım, değil mi?..” Evet dedim, olması lazım. Ve az önce karikatüristliğime dair anlattığım güzelim freudyen macera çöpe gitti. Şimdi tekrar başlayalım (...) [Memo Tembelçizer anlatıyor]
Yazının tamamı

Etiketler:

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home