Salı, Kasım 02, 2010

Çizgilerle Gulyabani Entrikası

(...) Gulyabani, anlaşıldığı kadarıyla, 101 Temel Eserden biri olması sebebiyle çizgi romana uyarlanmış. Roman olarak söz oyunlarına kendini kaptıran, dolayısıyla kurgusu ve hikâye bütünlüğü dağılan bir yönü var Gulyabani’nin. Çizgi roman uyarlaması için uygun olup olmadığını düşündüm albümü ilk elime aldığımda. Kendime göre birkaç çekincem vardı, ister istemez o noktalardan baktım albüme. İlk çekincem, Gulyabani’nin klostrofobik, tek mekânlı ve neredeyse sadece gece geçen bir hikâye olmasıyla ilgiliydi. Bu hiç olmayacak şey değil elbette ama çizgi romanların korkutmakta başarılı olamadıklarını düşünüyorum. Oğuz Demir’in karikatürize çizgisi ve hikâyenin mizaha olan yakınlığı bu noktada bir avantaj olmuş. Gerçekçiliğin veya atmosferin belirginleşmesi veya korku öğesinin öne çıkması gerektiğindeyse bir handikaba dönüşmüş. Tek mekânda geçen bir roman olması nedeniyle mekânın bir aktörmüşçesine öne çıkması, ışık-gölge oyunlarının ziyadesiyle kendini hissettirmesi gerekiyor.

Yazının tamamı için link

Etiketler:

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home