Pazartesi, Şubat 28, 2011
Pazar, Şubat 27, 2011
Cumartesi, Şubat 26, 2011
Her Karış Toprağı Sulandı Kanla…
(...) Siperlerdeydik, isminden anlaşılacağı gibi geçen yüzyılın ilk büyük savaşını resmeden bir çizgi roman; yalnızca savaşı değil siper gerisinde yaşanan gündelik yaşamı betimliyor. O ağır ve iç acıtan koşullarda askerlerin nasıl yaşadığına, direndiğine ve ölümle-ölüm fikriyle nasıl baş ettiklerine odaklanılıyor asıl olarak. Bir dönemi anlatmakla birlikte kronolojik bir tutumu tercih etmemiş Tardi, sonu ölümle biten kısa hikâyeler seçmiş. Askerler, episodların başında, bazen daha ilk kareden bizimle konuşuyorlar ya da bir üst ses, günlük ya da mektup yazar gibi yaşadıklarını anlatıyor. Konuşanların hepsi içli, bıkkın ve öfkeliler. Savaşın anlamsız yüzünü gösteren hırpanilik, açlık, yoksunluk ve sair ne varsa epigraflar, vesikalar, rakamlar ve tahlillerle tasvir ediliyor. Tardi, kısa, alaycı, ısırıcı nitelikte araya girmeler yapmıyor değil… Her dizesinde bir boru sesi, her cümlesinde şaha kalkan süvariler, şehitler ve feda edilen kan olan hamaset edebiyatını diline doluyor. Hani insan uzun süre maske taşırsa bir gün yüzü müdür, maskesi mi fark edemezmiş ya… Tardi hamaset maskesiyle uğraşıyor, “yalan söylüyorsunuz” dedirtiyor anlatıcılarına, onların ağır tecrübelerinin posasını çıkartıyor sayfalarına… “Böyle geçiyor işte günler!” diyor askerler, silah taşımaktan bükülmüş kolları, sakallı yüzleri, tükenmiş inançlarıyla ölümü bekler gibi mırıldanıyorlar; cesetler, sıçanlar ve çamur tamamlıyor prelüdü.Yazının tamamı için link
Etiketler: 101 Yorum
Cuma, Şubat 25, 2011
Perşembe, Şubat 24, 2011
Çarşamba, Şubat 23, 2011
Salı, Şubat 22, 2011
Bir Gece Rüyamda Gördüm
2006 yılı başında gece rüyamda sevdiğim çizgi romanları Rusça olarak yayınladığımı gördüm. Şaka gibi başlayan bu düşünce beni yine ayni yılın Eylül ayında bir yayıncık şirketi açmaya kadar götürdü. Böylece Green Cat adli şirketi kuruldu. Daha sonra anlaşmalar, sozlesmeler v.s. Bonelli yayıncılığın Rusça yayım satın haklarını alarak bir serüven başlatıldı.(Sonunun pek başarili olmadığını biliyorsunuz.)Röportajın tamamı için link
Etiketler: Fumetti
Pazartesi, Şubat 21, 2011
Pazar, Şubat 20, 2011
Postmodern Moskova Panoraması
(...) Bulgakov, İlahiyatçı bir babanın oğluymuş; bu sebeple olabilir, roman, din tartışmasını, inanç ile inançsızlığı kıyaslayan bölümler de içeriyor. Asıl ilgilendiği mesele farklı olduğu için sofuca yapmıyor bunu. Pilatus’un hikâyesini İncil temelli anlatmıyor örneğin. İkiyüzlü, pragmatik, makamı kadar nasıl hatırlanacağını da hesaplayan bir bürokrat tiplemesi çizmiş. Pilatus’un pekâlâ Moskova’da yaşayabileceğini hissettiriyor bize. İnsan tekine güvenmediğini roman boyunca resmettiği tiplemeleriyle zaten yansıtıyor. İsa, İsa’yı anlatan yazar, yazarın ebedi diline ve hikâyesine tutkuyla bağlanan Margarita, bir dedektif gibi hikâyeyi açan ve Şeytan Woland’ı anlatan şair Bezdomni dışında iyiliğin kıyılarında duran biri yok. Şeytan’a Kant ile sabah kahvaltısı yaptığını söyleten Bulgakov’un, iyilik ve kötülük üstüne tartışırken Pontius Pilatus hikâyesini bilerek ve kıyaslamak için anlattığını anlıyoruz. link
Etiketler: 101 Yorum
Cumartesi, Şubat 19, 2011
Cuma, Şubat 18, 2011
Perşembe, Şubat 17, 2011
Leman 1000.Sayı
(...) Mevcut dergi satışları zaten bu durumu gösteriyor. Leman yalnızca dergi olarak varolmuş olsaydı, şimdiye kadar mutlaka kapanmıştı. Marka değeri olarak varlığını koruyor ama Leman’ı ayakta tutan eğlence mekânları zinciri. Diğer yandan seksenli yıllarda dergilerin ömrü için on yıl biçilirdi. Dergilerin kendilerini yenileyemediği, üreticilerinin o zamandan sonra yaşlandığı, genç okuru yakalayamaz olduğu söylenirdi. Dergiler o on yıldan sonra yaşardı ama okur dergiyi okumak için değil alışkanlıkla alırdı. Bugün farklı mecralar yüzünden bu on yıllık sembolik süre daha da azalmış durumda. Leman dergi ya da mizahi yaklaşımıyla ayakta kalmadı, medyalaştığı için ömrünü uzattı. Diğer dergiler daha yeniler ama dergicilik dışında yatırımlar yapmazlarsa dergi olarak eskimeleri kaçınılmazdır. Dikkat ederseniz bugünün konuşulan isimleri hep Leman dışından çıkıyor. Hatta öyle ki derginin en önemli isimleri dahi artık Leman dışında işler yapıyorlar.Yazının tamamı için link
Etiketler: mizah dergileri
Çarşamba, Şubat 16, 2011
Salı, Şubat 15, 2011
Pazar, Şubat 13, 2011
Cumartesi, Şubat 12, 2011
Kazanamayanlardan Birinin Hikâyesi
(...) Üç bölümlü olarak tasarlanmış, ana bölüm 1931-1949 yılları arasında geçiyor. Bir başka deyişle Antonio’nun 21’nde başlayıp 37’sinde biten bir dönemde yaşadıkları hikâyenin mufassal kısmını oluşturuyor. Heyecanlı, deliduman bir delikanlının olgunlaşmasını, mücadelesini, hüsranlarını, mülteci hayatını seyreyliyoruz. 20.yüzyıl tarihi açısından aynı uzun dönemin debdebeli ve biteviye trajediyle yaşandığını biliyoruz. Antonio, otoriteyle dertleri olan, köyde değil şehirde yaşamak isteyen özgür tabiatlı bir çocuk. Ergen hezeyanları ve iştahı, su akar yatağını bulur misali belki de durulacakken İspanya’da iç savaş çıkıyor ve sürüklendiği, karşı koyamadığı feryat figan bir hayatın içinde buluyor kendini. Orduya yazılıyor ama ilk fırsatta karşı tarafa geçip Anarşistlere katılıyor. Siyasi tercihlerini duygusal bir düzeyde ömrü boyunca sürdürüyor. Hayatında ahlaken sıkıntı çektiği zamanlarda, uğruna savaştığı idealleri düşünüyor, yozlaştığına inanarak kendini hırpalıyor. Yazının tamamı için link
Etiketler: 101 Yorum
Cuma, Şubat 11, 2011
Perşembe, Şubat 10, 2011
Çarşamba, Şubat 09, 2011
Salı, Şubat 08, 2011
Pazartesi, Şubat 07, 2011
Pazar, Şubat 06, 2011
2010 Yılında Türkiye’de Çizgi Roman
(...) 2009 yılının ikinci yarısından itibaren özellikle NTV Yayınlarının etkisiyle kitapevlerindeki toplam çizgi roman satışı yüzde 60 civarında bir artış göstermişti. Yıl sonunda ulaşılan toplam satış rakamı yüzde 5 civarında bir artışla 2010 yılında da yinelendi. Kimi yayıncıların iyimser tahminleri olmuştu, satışların bir önceki yıla göre en az yüzde 25 oranında artacağı iddia ediliyordu, beklendiği kadar çıkmadı. Rakamlara bakılırsa, 2009’un aksine, yılın çoksatar kitapları arasına çizgi romanlar giremediler. Satış olarak en iyi kitaplar 7 ile 10 bin arasında öbeklenmiş durumda. Bir başka deyişle çizgi roman satışlarındaki büyüme durmuş gözüküyor. Diğer yandan yayın ve çizgi roman yayınlayan yayınevi sayısında gözle görülür bir artış var.Yazının tamamı için link
Etiketler: 101 Yorum
Cumartesi, Şubat 05, 2011
1602
(...) Diğer yandan bir parantez açalım, Amerikan çizgi romanları kalabalık kadroları da sever. Sadece alternatif serüvenlerde değil tüm çizgi romanlarda, mümkünse her zaman, kalabalık, maaile bir kahraman kadrosu kullanılır. Bir roman, dizi ya da sinemada bu kadar çok “oyuncu”, karakterlerin derinleştirilmesini engellediği, anlatıyı yavaşlattığı ve ilgiyi dağıttığı için handikap olarak görülür. Amerikan çizgi romanlarındaki kalabalığı mümkün kılan kolaylık, kuşkusuz, her bir kahramanın ayrı bir dizi ve anlatı evrenine sahip olması... Okur, kahramanların kimliğini ve geçmişini bilerek izliyor kalabalığı. Geçmişe, yaşanmış bir husumete yapılan anıştırma, bir dipnot anlamına geliyor. O dipnotlar olmasa hikâyedeki kalabalık anlamsızlaşabilecek.Yazının tamamı için
link
Etiketler: 101 Yorum

























