Pazartesi, Aralık 26, 2005

60 gün, gerçekçilik saplantısı ve patricia...

birçoğunuzun bildiği gibi seruven.org sayfasında oku-yorum adlı yeni bir köşeye başladık (14 aralık). köşenin amacı yerli-yabancı, eski-yeni yayınlanmış çizgi romanlar hakkında kısa olabildiğince fikir verici yorumlar yazmak. inatçı ve takıntılı adamlar olarak bu köşeye her gün en az bir yorum girmeye çalışıyoruz. benim takıntım bu iddiayı aralıksız en az 60 gün sürdürmek. niyesi bana kalsın, inat işte diyeyim.

az evvel can oku-yoruma yeni bir metin girmiş, the beast of chicago adlı bir grafik romanı tanıtmış, rick geary albümde bir seri katili (çizgi romandan çok belgeselciliğe yaklaşan bir tarzda) anlatıyormuş. klasik sayılabilecek bir takıntıdır, dramatik anlatıya yüklenilirse gerçekçiliğin yitirileceği düşünülür. özellikle pulp anlatıcıları kimi zaman kendilerine, yaptıkları işe bir ciddiyet katma sevdasına kapılıyorlar (elbette genelleme yapıyorum). gerçekçi olma adına belge fetişizmi öne çıkıyor, eklektik bir metin oluşuyor: fotoğraflar, ayrıntılar, benzetme çabaları falan derken yürüyen öykü duruveriyor?üstelik yapılan bol yazı, bol hamaset ve bol fotoğraf dolu bir şey oluyor..ironik bulduğum ise özellikle bizdeki karikatüristlerin gerçekçilik sevdasıyla (kendilerini ve sanatlarını geri çekerek) anlattıkları önemli karakterleri foto-realistik bir çizgiyle çizmeleri. hem alışık olmadıkları için acemice-birbirine benzemeyen tiplemeler yapıyorlar hem de niye o insanı yorumlamayıp (hep yaptıkları gibi karikatürize etmeyip) fotoğraf gibi çizmeye çalışıyorlar anlamıyorum..yani o adam (belgesele konu edilen) fotoğraf gibi çizilmezse o öykü daha mı az inandırıcı oluyor?

not: can, a treasury of victorian murder?dan bahsetmiş. bir alan moore meselesi daha açayım, patricia cornwell'in bir katilin anatomisi kitabını okuyan moore fanatiği var mı acaba?

3 Comments:

Anonymous Adsız yazdý...

levent abi, geary aslında bizdeki karikatüristlerin aksine, fotorealistik çizmeye çalışmamış. çizimleri karikatüre daha yakın denilebilir. "bol fotoğraf dolu" olduğu bir açıdan söylenebilir; karelerin içinde, anlatı devam ederken,eylemleri resimlemekten ziyade bahsi geçen kişinin portre çizimine yer verilmiş örneğin.

27/12/05 23:50  
Anonymous Adsız yazdý...

can,
rick geary bildiğim bir çizer (hm ile 1984 yılında karşılaştım, sonraki on yıl -en az 10 yıl- fetiş dergimdi, hatmetmiş sayabilirsin beni) foto-realistik çizmediğini biliyorum. benim kastettiğim genel bir sorun, yaşamış/yaşayan birini çizerken çoğu çizer kasılıyor, gerçekçilik kaygısı üzerlerinde bir baskı yaratıyor ve ister istemez (fotoğrafları kullanmak da önemli bir neden elbette) fotoğraf gibi çiziyorlar..sanki önce portreyi sonra kareyi tamamlıyor gibiler...

bir de başka bir şey var: toplumda saygınlığı olan insanları karikatürize etmemek tercihi öne çıkıyor. atatürkün de karikatürü yapılmaz mesela. yapılsın niye yapılmıyor demiyorum, yapılmaması tercih ediliyor. inönü'nün 1950'de muhalefete geçtiği tarihe kadar karikatürü yapılamamıştır. benzer birşeyi geçtiğimiz günlerde bir kere daha müşahede etme imkanım (gülme!) oldu. nazım hikmet karikatürlerine baktım. neredeyse hepsi fotoğraf gibiydi, hepsi bol çizgili (varolan bir fotoğrafa dayanan) portrelerdi vs

şimdi bunu şu yüzden söylüyorum: bizde belgesel deyince öğreticilik, didaktizm akla geliyor. mesela genel olarak tüm belgesellerde bir üst ses-bir anlatıcı sesi var. dırınım dırınım bir müzik ve davudi (ya da kadife) bir ses üst perdeden konuşuyor, anlatıyor, yön gösteriyor, ?bak işte sana gerçeği söylüyorum? yapıyor

hayır efendim konuyu dağıtmadım... nasıl her belgesel yapan bu kalıbı tekrarlıyorsa belge ağırlıklı bir çizgi roman yapılacağı zaman da portre, fotoğraf ve elbette hamaset dolu bir didaktizm öne çıkıyor. fotoğraf kullanırlarsa, dipnot yazarlarsa, bol portre çizerlerse daha gerçek duracaklarına inanıyorlar/sanıyorlar. oysa bu hiçbir şeyin garantisi değil, haa şu olabilir: yaptıkları iş için ilk ve orta dereceli okullara meb onaylı tavsiye kararı aldırabilirler. ayrıca meb bu tür çizgi romanları yaptırıyor da zaten

28/12/05 11:37  
Anonymous Adsız yazdý...

bu arada, Kemal Aratan, Leman'da Atatürk'ün karikatürlerini çiziyor,Memcoş da bir ara L-manyak'ta çizmişti diye hatırlıyorum. en son Küstah'ta bir Atatürk karikatürü gördüm; kimin çizdiğini hatırlamıyorum. ama tabii ki, bunlar grotesk karikatürler ya da "Atatürk" imgesini karikatürize eden karikatürler değildi.

28/12/05 14:36  

Yorum Gönder

<< Home