Cumartesi, Şubat 18, 2006

Letteri...

Letteri bu aybaşında ölmüş, geç haberim oldu. Orhan’a (Berent) başsağlığı dilemek gerekiyor. Hatırlayanlar olacaktır; Orhan, Letteri’yi o kadar seviyordu ki onun adına bir web sayfası bile yapmıştı.

Bense yalan yok, Letteri’yi hiç sevmedim, bir Western çizerinde olması gereken pitoresk özellikler onda yoktur, muhabbetsiz gelir çizgileri bana. Kişisel olarak, gördüğüm en ifadesiz ve soğuk Alex Raymond izleyicisi Letteri’dir. Bazen çiniyi o kadar hızlı o kadar savruk atar ki fırçayı tarama ucunu temizlemeden çizdiğini fark edersiniz, çizgi çininin tortusuyla kalınlaşır, sağa sola “akar” yamuklaşır vs…

Letteri başka zamanların çizeri elbette. Avrupa’nın en çok sayfa çizmiş birkaç çizerinden biri muhtemelen. Orhan’ın sitesine yeniden baktım, bana gönderme yapıp “Milazzo’yu, Hugo Pratt’ı herkes sever. Mühim olan Letteri’yi sevmektir” demiş. Aşk meselesi olunca bu tür romantik anlamlandırmalara bayılırım. Gönül kimi severse güzel odur derler ya... Özellikle bu tür tercihlerde nasıl sevdiğimizi o anı yaşarken çözemeyiz, derinlerden gelir cevabı; çoğunlukla akıl baliğ olduktan sonra yapılan bir tercih değildir bu. Çenemiz, mantığımız sonradan açıldığı için konuşuruz, anlatırız, gerekçeli kararı iliştiririz…Selamlar

2 Comments:

Anonymous Adsız yazdý...

Geçenlerde Orhan,bir yakınımın ölümü nedeniyle;"Allah sıralı ölüm versin,üzülme" diye beni teselli etmişti.Şimdi aynı düşünceler benim aklımdan geçiyor. 80 yaşındaydı Letteri,zamanı gelmişti.
Gerçi her ölüm erkendir derler ama;
Tanrı,Villa,Civitelli,Roi,Brindisi gibi genç sayılabilecek usta çizerlere uzun ömür versin.

Letteri benim aklımda;Morisco'nun yakın dostu olarak kalacak Tex'ten daha çok..Morisco'lu ve fantastik serüvenlerin çoğunu o çizmişti.Bu tip ölümler gerçeklikten bir parça alıp,anılarımıza ekliyor.Sanki Letteri'yi ölümünden sonra sevecekmişim gibi geliyor bana...

19/2/06 10:45  
Anonymous Adsız yazdý...

“Sağolasın Aziz Tuna Hikayeleri” (2)

Çaycı, “buyur Aziz abi” diyerek çayları bıraktıktan sonra Bierce/Tuna, Ezop’a “ee anlat bakalım, kimsin sen gerçekten? Nereden gelip nereye gidiyorsun?” diye sordu. Ezop “dedim ya, ismim Ezop ve benden çalınanların peşindeyim” diye karşılık verdi.
“Neyi çaldılar senden?”
“Şu pos bıyıklı ismimi izinsiz kullanıyordu, ama ben aslında Ambrose Bierce adlı bir adamı arıyorum.”
Bierce/Tuna irkildi. “Neden arıyorsun Bierce’ı?”
“Benden izin almadan hikayelerimi kullandı.”
Bierce/Tuna, bu anı daha önce yaşadığını hissetti.
“İyi de senden nasıl izin alabilirdi ki? Senin yıllar önce ölmüş olman gerekiyor.”
“Aynı şey sizin için de geçerli, Bierce” dedi Ezop, kendisine hayretle bakan Bierce/Tuna’ya gülümseyerek.
“Sen… sen beni tanıdın...”

Diğer tarafta, Ezel Akay ve Uzun İhsan Efendi yavaş yavaş kendilerine geliyorlardı. “Ezel, sanırım üyeler üzerinde kaba kuvvet uygulamaya bir son vermemiz gerekiyor” dedi “ters tepebiliyor.”
“Haklısın” dedi Ezel Akay, “zaten ben hep demişimdir ‘cenk etme, seviş.’”

19/2/06 16:31  

Yorum Gönder

<< Home