Dediler, Yazdılar…
“[Zagor yazarken Zagor gibiydim] maceranın içine giriyordum resmen” (Şevki Sayışman, Kaligrafistliğini anlatırken, Hayvan, 14 Mart 2003).
“Gırgır okuyordum abi ben. En Kahraman Rıdvan, onu okurdum, ondan sonra Buluş Bill onları okurdum, kitap okuma alışkanlığını çok sonra edindim açıkçası. Çünkü şeyi hissediyorum ben, yani orada işin süzmesi var, mizah dergilerinde, orada çizen abiler, ben onları okumuş, yalamış yutmuş, bitirmiş, damıtmış, tak orada duruyor gibi algılıyordum. Yani o zamanki kafamda o vardı. Halbuki sonradan sonraya öğrendim, hakikaten orada yazıp çizenlerin birçoğu da tahminimizden daha genç insanlarmış” (Cem Yılmaz, Kaçak Yayın, Mayıs 2003).
“Tamam bugün çizmiycem, her işim bitti, bir hafta dinleneyim diyorum, sabah uyuyup da yalnız kaldığımda diğer sevgilimle göz göze geliyoruz. Beyaz masam, kağıtlarım, boyalarım, çizgi albümlerim bana işmar atıyor. Dayanamıyorum. Yani kendimi tutamıyorum. Eşimi her gece aldatıyorum. Diğer sevgilimle kağıtlarımla, çizim masamla her gece sabahlara dek sevişiriz” (Kutlukhan Perker, Nasıl çiziyorsunuz sorusunu verdiği cevaptan, Öküz, Şubat 1998).
Bütün bahan koyup ceplerime
çıktım çocukluğumun oyun günlerine
çelik çomak köşe kapmaca
saklambaç derken anladım ki
susturmamalı insan içindeki sesleri
umut göz yaşlarımı sildiğim mendilimdi
unuttun mu a çocuk
gülünce ne güzel açar
Teksas'da Rodi'nin çilleri...
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home