Çarşamba, Ağustos 08, 2007

Engin Ergönültaş ve Minare Gölgesi

Engin Ergönültaş uzun yıllardır ortada yok. Dergilerden uzaklaştı, eski tanıdıklarından, genç çizerlerden nerede olduğuyla ilgili çeşitli rivayetler duydum. Nedeni ne olursa olsun bir bıkkınlık, bir uzaklaşma isteği hissediliyor. Mehmet [Saygın] farketmiş, haber verdi: Ergönültaş, Minare Gölgesi adlı uzun metrajlı film için Kültür Bakanlığına başvurmuş, desteklenecek filmler listesinde adı geçiyormuş. Yine Mehmet yazmış, Ergönültaş sıklıkla Pişmiş Kelle'de kendi filmini yapmaktan söz edermiş. Ergönültaş, boşluğu doldurulamamış nitelikte bir sanatçı olduğu için bunun heyecan ve merak uyandırıcı bir gelişme olduğunu düşünüyorum.

Meraklısına not: Kemal Aratan, dergiyi, çevresini ve diğer çizerleri anlatırken oyunbazlık ederek Ergönültaş'ın yüzünü pek çizmedi, yukarıdaki karede de sırtı dönük olan Ergönültaş.

Etiketler: ,

15 Comments:

Anonymous Adsız yazdý...

minare gölgesi desteklenecek filmler listesinde değil malesef. film 2008 de çekileceği için bir sonraki yapılacak "desteklenecek filmler" toplantısına atmışlar...

inşallah desteklenir.

8/8/07 22:27  
Anonymous Adsız yazdý...

son osmanlı-2 filmi desteklenmeye değer bulunmamış.

8/8/07 22:32  
Anonymous Adsız yazdý...

Hayır çizdi! Aratan, Engin Abi'yi kaç kez çizdi hatırlıyorum

9/8/07 09:48  
Anonymous Adsız yazdý...

İsimsiz arkadaş, ben de zaten "pek çizmedi" yazmışım. Hatırladığım kadarıyla Pişmiş Kelle'de hiç çizmedi ama başka bir dergide yayımlanan uzun bir çizgi romanın bir sahnesinde yüzünü resmetmişti. Kolaylıklar

9/8/07 22:28  
Anonymous Adsız yazdý...

o vakitler karikatürcüler arasında "engin abi yüzü çizmek" günah sayılırdı..öyle bi inanış vardı..engin aabi de öyle bi adamdı yani..bu işin peygamberiydi.hala da öyledir. oğuz abi bir, engin abi iki..
puxa vida

9/8/07 23:37  
Anonymous Adsız yazdý...

puxa vida kardeş,
İşin "oyun faslı" bir yana, yüz çizmemek elbette ilginç bir gönderme. Bir iki diye sıralamışsınız, o nedenle hatırlatayım istedim. Oğuz Aral-Oğuz/Ovuz Abi en çok resmedilen çizerimiz. Bir hiyerarşiden çok zıtlık, belki alternatiflik gibi bir şey var sanki. Selamlar, kolaylıklar

9/8/07 23:58  
Anonymous Adsız yazdý...

peygamber, günah filan esprisi bir yana, ben pişmiş kelle'de engin ergönültaş'ın yüzünün çizilmemesini/görünmemesini bizzat kendisinin istediğini düşünüyorum. nedeni, sizin de belirttiğiniz gibi yüzü en çok çizilen oğuz aral'a bir gönderme yapmak ya da zıtlıkla alternatif olmak isteği olabilir.. evet oğuz aral çok sık çizilirdi, gırgır çizerleri onu çizip dalgalarını geçerlerdi, fakat her zaman sert ve hatta despot bir yönetici olarak anlatılan oğuz aral'ın bütün bunlara izin vermesi de ilginçtir ve hiç de öyle despot falan olmadığını gösterir.pişmiş kelle'de böyle bi şey göremezdiniz, saygı gösterilen ve hatta gizemli(yüzü görünmeyen) bir engin abi imajı yaratılmıştı..türk karikatürünün en önemli abileri kıyaslandığında ortaya çıkan ilginç tespitler..
puxa vida hoşçakalın der...

10/8/07 01:01  
Anonymous Adsız yazdý...

puxa vida kardeş,
oğuz aral'ın bolca çizilmesiden yola çıkarak hiç de öyle despot olmadığını gösterir demişsiniz.. bence çok doğrudan bir ilişki kurulamaz...

tüm dünyada popüler olan mizah dergilerinde editörler-yönetici konumundaki üreticiler bu türden bir mantıkla tipleştirilirler

yani gerçek hayatla tipler birbirinden farklıdır. bu türden espri ve anlatımlar okur üzerinde bir aidiyet duygusu yaratır. okurla dergi mutfağını yakınlaştırır, çizerleri merak edilen insanlar olarak konumlandırır. oğuz aral kendi kuşağından çizerlerle kıyaslandığında kendini en çok çizenlerden biridir. ellili yıllarda çizdiği ilk hikayelerinde dahi bir tip olarak kendini gösterir. şunu demeye getiriyorum: tipleştirilmesi denetimi dışında kendiliğinden olmuş değildir.

oğuz aral, despot muydu bilmiyorum ama çok güçlü bir narsist olduğu görülüyor. ayrıca tutkulu bir editör, döneminin basın tanrıları olan simavilerle iyi ilişkiler kuracak kadar ticari bir zekaya da sahip. Ergönültaş, bence bu kadar disiplinli, bu denli tekrarı kaldırabilen biri değildi. siyaseten farklı bir yerde duruyordu.

neyse laf uzadı, selamlar, kolaylıklar

not: bu arada her nedendir bilmiyorum, bloga yazılan her yorum, mail kutusuna spam olarak düşüyor, geç görüyorum. Gecikerek yayınladığım için affola.

10/8/07 15:39  
Anonymous Adsız yazdý...

engin ergönültaş'ın pişmiş kelle'sinin bir işçi sendikası yayını değil, simavi'lerden sonraki ve günümüzün "basın tanrısı" aydın doğan grubunun bir yayını olduğunu hatırlatırım size..pişmiş kelle'nin siyasi çizgisi, etkisi neydi..? o da başka bir soru işareti..3-5 bin satan bir mizah dergisini yıllarca,bıktıracak kadar çok sayıda tekrar yayınla çıkarmak, çıkarabilmek de kurcalanması gereken ilişkiler sonucu olmuştur herhalde..aydın doğan yayınıydı demiştik, şimdi ki penguen gibi yani.gerçi penguen'le kıyaslamak da pişmiş kelle'ye büyük haksızlık olur, bunlara göre daha belirgin bir muhalefeti vardı yine de..ama gırgır gibi olamazdı..neyse şimdilik bu kadar..

puxa vida

11/8/07 00:40  
Anonymous Adsız yazdý...

merhaba,
yazdıklarınızda spekülatüf yanlar var, ben sadece ergönültaş ile ilgili bağlamda kalmayı tercih ediyorum. Pişmiş Kelle'nin yayımlandığı dönemde hemen her yayın grubunun birden fazla mizah dergisi olduğunu unutmayalım. Bu dergilerin hemen hiç birisi çok satmıyordu, sürekli satışları düşen yayınlar oldular. Büyük yayın kuruluşları kimi yayınları zarar etseler dahi -rekabet gereği, vergiden düşmek, itibar vb- yayınlamayı sürdürürler. Şöyle söyleyeyim, dağıtım koşulları ağırlaştırılmasaydı kimi mizah dergileri epeyce sene daha yayına devam edebilirdi. Sizin tekrarla sürdürüldüğünü hatırlattığınız dergiciliğin bir benzerini Avni ve Dıgıl da yapıyordu, erken kapanmak zorunda kaldılar (!)

Pişmiş Kelle gibi az satan bir derginin yıllarca yayınlanması Ergönültaş'ın başarısı değil bence. Yayıncı tercihi ile ilgili. Üstelik belli bir sayıdan sonra kimsenin öyle adam akıllı -hatta hiç- telif alamadığı biliniyor.

Meselenin Aral-Ergönültaş karşılaştırmasına, iyi kötü ayrımına dönüşmesini istemem. Ergönültaş, Oğuz Aral'ın yarattığı ortamdan faydalanarak editörlük yapan birisi. Hep az satan yayınların başında oldu ya da bir dergide işini verip telifini aldı.

Oğuz Aral'ın yarattığı ortam derken şunun hesap edilmesini istiyorum: diyelim tanesi 1 YTL'den bir mizah dergisi çıkıyor ve haftada 300 bin satıyor. siz de editör olarak bu toplam paranın diyelim -hadi az bir oran diyelim- yüzde 15'ini telif olarak alıyorsunuz. Bu telifi yılda 52 sayı çıktığına göre o kadarla çarpın. Haldun Simavi, Gırgır'ı sattığında "satılacağını bilseydik biz alırdık" gibi bir şey söylemişti Oğuz Aral. Sonra Sabah grubundan Avni'yi çıkardılar. Ergönültaş'ın böyle bir imkanı olmadı, aralıklarla ortadan kaybolan biri herşeyden önce.

hakikaten uzun konuşmak gerekiyor...

selamlar, kolaylıklar

11/8/07 11:31  
Anonymous Adsız yazdý...

Engin abi yüzünü çizdirmek istemezdi çünkü o halktan biri olarak kalmak istiyordu, kahvehaneye gidip -onlardan biri gibi- konuşmak isterdi herkesle. Meshur cizer gibi degil. Hatta Orhan Gencebay ile ilgili bir belgesele dahi sirf bu yuzden cikmadi. Yani yuzu taninirsa insanlar dogal davranmazlardi. Cekincesi sadece buydu peygamberlikle iliskilendirmek komiklikten baska birsey degildir.
Puxa Vida'ya sunlari soylemek isterim. Pismis Kelle, Aydin Dogan'in medya nimetlerinin hicbirinden yararlanmadi, sadece Milliyet gazetesinin yemekhanesinde yenilen yemeklerin disinda. Birakin Dogan grubunun kanatlari altinda olmayi yine o grubun dergilerinin hicbirine soylesi dahi vermezdi. Engin Abi kuse kagitlarda gorunmek istemezdi. O Pismis Kelle'yi ayakkabi boyacisi cocuklar, üc kurus maasa calisan sekreterler, ogrenciler elinde gormekten mutlu olurdu.
hoscakalin...
otisabi

17/8/07 14:33  
Anonymous Adsız yazdý...

"peygamberlikle iliskilendirmek komiklikten baska birsey degildir"
tespitiniz hakkaten çok doğru "otis" bey, ben de komiklik olsun diye söylemiştim zaten ve bunun bir espri olduğunu belirtmiştim. bana da "mizah dergisinde üstelik 3-5 bin satan pişmiş kelle'de karikatürü çizilen birinin çok tanınacağı, hatta çok tanınacağı için kahvehaneye bile gidip insanlarla sohbet edemeyeceği" şeklindeki yorumunuz çok komik geldi..sırf mizah dergisinde karikatürü çizildiği için çok tanınan ve hatta kahvehaneye bile gidemeyen kaç ünlü var ülkemizde.??
puxa vida

17/8/07 23:58  
Anonymous Adsız yazdý...

engin ergonultas nicedir aklimda nerde ne yapiyor diye. anlasilan sirra kalem basis; anliyorum sanatci kirilganligi hayata ve insanliga karsi. turkiyeede gercek sanatcilarin yasadigi cikmaz, varolma mucadelesi. turkiye gibi ucuncu dunya ulkelerinde sanatci urettikleriyle asla var olaaz, sponsor kavramida maglesef mafyalasti...... zor. nerelerdin ey engin ergonultas cik saklandigin yerden ve ayna tut yasadigiiz paranoyak hayata.....

19/2/08 16:32  
Anonymous Adsız yazdý...

Engin Ergönültaş’ın “Minare Gölgesi” adlı film projesi 250.000.- YTL destek almış kültür bakanlığından...
hayırlı olsun...

9/5/08 11:34  
Anonymous Adsız yazdý...

haberdarız ahmet..ayrıca bir yazı yazacağız...
selamlar

9/5/08 11:48  

Yorum Gönder

<< Home