Max Fridman İstanbul’da

Ancak önemli bir açmazı var, o da anlatımının oryantalist bakışın dışına çıkmaması. Buna gerek duymaması. Hikâye bütünüyle İstanbul’da geçiyor, ama anlatılan İstanbul yüzyıl başlarının-Osmanlı’nın İstanbul’u. Kendi ülkesinde olmayanı çeken –ilginçlik arayan-, az bulunur olsa bile bellekteki doğu imgesine uygun olanı seçen fotoğrafçıların çalışmalarını izlemiş Giardino. Fesli adamlar, eşekler, Arnavut kaldırımlı sokaklar, bir Hintli’yi andıran kadınlarla karşılaşılıyor hikâyede. Asıl kahramanların hepsi yabancılar. İstanbul’un sadece bir arkaplan olarak kullanılması, hikâyede yer alan Türklerin gizli servislerin maşası olmaktan öteye gidememesi ne bizim için ne de farklı oryantalist anlatılar için yeni (ya da farklı) değil. Bu hikâye Kahire ya da Bağdat’ta da geçebilirdi, gerilim ve entrika mekâna bağlı olarak gelişmiyor çünkü. İstanbul’da Casus Avı’nı herşeye rağmen okunur kılan da bu zaten. Giardino’nun ayrıntıcı yumuşak çizgileri, entrika dolu, hızlı gelişen casuslar savaşı hikâyesini güçlendiriyor. İyi bir serüven hikâyesi okumak için Max Fridman’ı kaçınılmaz bir tercih yapıyor.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home