Pazar, Temmuz 27, 2008

Max Fridman İstanbul’da

Vittorio Giardino’nun ünlü casusu Max Fridman’ın İstanbul’da geçen hikâyesi Türkçede Güneş gazetesinin ilavesi olarak “İstanbul’da Casus Avı” adıyla yayınlandı. Konusu için Sovyet rejiminden kaçan önemli bir komünistin kaçması/kaçırılması/yakalanması etrafında gelişen, Sovyet ve Fransız istihbaratı (ve güzel bir kadın) arasında kalan Max Fridman’ın bir hikâyesi denilebilir. 1985 yılında çizilen çizgi roman kimi festivallerde ödüller kazanmış, estetik olarak iyi tasarlanmış, casusluk hikâyesi olarak gerilimi iyi hesaplanmış bir çalışma. Giardino, otuzlu yıllarda geçen Max Fridman dizisi için sağlam bir arşiv taraması yapmış, fotoğraflardan iyi faydalandığı, mekân tasarımı ve döneme (ve ülkelere) özgü ayrıntılara özen gösterdiği anlaşılıyor.

Ancak önemli bir açmazı var, o da anlatımının oryantalist bakışın dışına çıkmaması. Buna gerek duymaması. Hikâye bütünüyle İstanbul’da geçiyor, ama anlatılan İstanbul yüzyıl başlarının-Osmanlı’nın İstanbul’u. Kendi ülkesinde olmayanı çeken –ilginçlik arayan-, az bulunur olsa bile bellekteki doğu imgesine uygun olanı seçen fotoğrafçıların çalışmalarını izlemiş Giardino. Fesli adamlar, eşekler, Arnavut kaldırımlı sokaklar, bir Hintli’yi andıran kadınlarla karşılaşılıyor hikâyede. Asıl kahramanların hepsi yabancılar. İstanbul’un sadece bir arkaplan olarak kullanılması, hikâyede yer alan Türklerin gizli servislerin maşası olmaktan öteye gidememesi ne bizim için ne de farklı oryantalist anlatılar için yeni (ya da farklı) değil. Bu hikâye Kahire ya da Bağdat’ta da geçebilirdi, gerilim ve entrika mekâna bağlı olarak gelişmiyor çünkü. İstanbul’da Casus Avı’nı herşeye rağmen okunur kılan da bu zaten. Giardino’nun ayrıntıcı yumuşak çizgileri, entrika dolu, hızlı gelişen casuslar savaşı hikâyesini güçlendiriyor. İyi bir serüven hikâyesi okumak için Max Fridman’ı kaçınılmaz bir tercih yapıyor.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home