Cuma, Ekim 10, 2008

Ademler ve Havvalar


(...) Kaba bir sınıflandırmayla, Ademler ve Havvalar’da üç tip kadın görürüz: Orta sınıfın “cosmo-kadınları”, yalnız “enteller” ve “ev”(li ve çocuklu) kadınları. Bu sınıflandırma doğrultusunda, orta sınıfın “cosmo kadınları”, ayakları yere basmayan, yani bir fantezi ürünü olan ve dayatılan kadın tipinin etkisini üzerlerinde en çok hisseden gruptur. Yalnız “enteller”, kendilerini, en azından sözleriyle, bu kadın tipinin karşısında yer alarak tanımlama gayreti içindedirler. Sıkıntılarına ayırdıkları vakit düşünülürse, aynı kadın tipinin etkisinin, onlar için, en az diğerleri kadar hissedilir olduğunu gösterir. ‘Ev’ kadınları ise (ki burada profesyonel anlamda bir meslek sahibi olup olmamak değil; ev, evlilik ve çocuk sahibi olmak belirleyici birer nitelik taşır) diğer iki gruba oranla, bağlantılı fakat daha farklı bir bağlamda konumlandırılmışlardır. “Arzu edilen kadın” olmak ve “görevlerini” bilen, yerine getiren kadın olmak arasında gidip gelirler. Bu tür durumlarda eski günlerini yad edip (Aah Necla ah, ne güzel kadındın sen) umutsuzluğa kapılsalar da kocalarına çocukları gibi davrandıklarında her şey yerli yerine oturur. Bu kez kocanın aklından geçenleri, mimikleri yoluyla, anlamak güç değildir: Aaah Necla ah, ne güzel kadındın sen. “Kendi olmak” yolundaki üçüncü bir hal akıllarına geldiğindeyse adres yine bellidir: Er-kek-ler! Bu arada Piyale Madra’nın faturayı erkek karakterlerine kesmediğini, erkeklerin, toplumsal cinsiyet rollerinden paylarına düşeni benimserken bunun yarattığı sıkıntıları kadınlarla birlikte yaşadığını belirtmekte fayda var (...) [Burcu Yılmaz'ın Ademler ve Havvalar yorumundan-Piyale Madra].

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home