Pazartesi, Kasım 24, 2008

Psikiyatri var olmamış olsaydı

Sık yinelenen bir söz vardır: “Psikiyatri var olmamış olsaydı bile sinema bir yolunu bulup onu icat ederdi”. Günümüz modern çizgi romanı için de benzer şeyler söylenebilir. Berardi, sinemasal etkiyi daha belirgin kılabilmek için, Amerikan sinemasının son yıllardaki gözde materyalini, yani kriminal psikolojiyi Julia hikâyelerinin ana teması olarak kullanmıştır. Bu açıdan “en azından bazı hikâyelerde” Hitchcock sinemasından etkilendiği (ilk sayı sapık’a gönderme ile başlar) ve esinlendiği tartışma götürmez. Bir başka ilginç nokta, Hollywood sinemasında analistleri, genelde kadınların canlandırmasıdır. Bu filmlerde kadın analist; narin, kendini koruyamayan, hafif ukala ve kırılgan kişilerdir. Başroldeki erkek ise güçlü ve koruyucudur. Berardi de bu karşıt aktarımı kullanma yolunu seçmiştir, Julia ve Teğmen Webb arasındaki ilişki gibi. Sinemanın ve çizgi romanın ana karakter olarak kullandığı psikiyatristi (analisti) kavramlaştırdığı ve kullandığı ortadır. Analistten, “suç” gibi ruhsal acılarla uğraşması beklenir. Onlar başkalarının yapamayacağı bir işi, insan ruhunun karanlıklarına inip başaran tıp üstü zihin okuyuculardır. Bu noktada Kuzuların Sessizliği vb filmlerle ve Julia arasındaki benzerlik belirgindir (...) (BC)

Etiketler:

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home