Çarşamba, Ocak 14, 2009

Aynalar Dağının Yaşlıları…



Büyülü Rüzgâr, Aynalar Dağı (No:73) yakın zamanlarda okuduğum en iyi çizgi romanlardan biri. Manfredi, bilindiği gibi bir ana hikâyeyi, asıl olarak baba-oğul arasında gelişen bir savaşı anlatıyor. Diziyi takip etmekle birlikte bir kaçını birlikte okuyorum, bu da yılda birkaç kez okuduğum anlamına geliyor. Ana hikâyenin dışında anlatılan, hani şöyle geçerken yaşanan serüvenleri çok da parlak bulmuyorum. Her şeyden önce Manfredi, hikâyesini daha fazla sayfa ile anlatmak istiyor; karakterler, çeşitli derinlikler, farklı ruh halleri sayfa sınırlaması nedeniyle çok zaman kesik kalıyor. Final birdenbire hızlanıyor ve bu hız, finalde beklenen türe özgü bir sürat değil. Toparlama adına hızla geçiliyor, öyle ki bazen birkaç konuşma balonuyla ne olduğu anlatıldığı oluyor. Öyle olduğunda hep geriye dönüp gereksiz kareleri arıyorum, hani finalde elini ferah tutmak için hangi kareyi atabilirdi diye düşünüyorum. Karşıma hep pitoresk sahneler çıkıyor, bana, feda edilmeleri gerekirdi gibi geliyor. Aynalar Dağı, sözünü ettiğim ara hikâyelerden biri, temelde yaşlılıkla ilgili. Hoş, derginin önsözleri Şamanlıkla ilgili açıklamalara dayandırılıyor. Orijinalleri görmediğim için bu yoğunlaşmayı anlayamıyorum ama her ne olursa olsun, Bonelli de bu tercihi yapıyorsa bile, gerçekten abes. Kızılderili mitolojisine yapılan göndermeler gerçeklik vehmini artırmak için kullanılıyor sadece. Bir başka deyişle dizinin ne gerçekçilik iddiası var ne de belge(sel)cilik yapıyor. Hemen tüm hikâyeleri bu gözle okumak gerekiyor, pek çok mitolojik göndermenin Manfredi’nin tahayyülüne dayandığı aşikâr. Aynalar Dağı hikâyesi de bu türden göndermeler içeriyor ama benim için onu farklı kılan “başrolün” yaşlılara verilmesi. Serüven edebiyatı, gençlik, zindelik, güç ve güzellikle ilgilidir. Yaşlılar, genellikle “ermiş” nitelikleriyle görünürler, başka bir dünyadan konuşabilirler, kılavuzluk eder, olgunluk içeren sözleriyle yön gösterirler. Aynalar Dağı, kabileleri ve çocukları tarafından terk edilen bir grup yaşlı yerlinin varolduklarını ispatlamak için kalkıştıkları yolculuğu anlatıyor. Yolda Büyülü Rüzgâr ile karşılaşıyorlar, yine sonra kibirli ve arsız bir başka “genç” Kızılderiliyle yolları kesişiyor. Yaşlıların kendi aralarındaki çekişmeleri, geçmişlerini hatırlayışlarıyla aktarılan kısa hikâyeler gerçekten başarılı anlatılmış. Misk Faresi meseli, ilgi çekici olduğu kadar hikâyenin ana temasını da oluşturuyor. Ayrıca iyi çizilmiş, ligne clair havasında bir berraklık var. Kapak, tipik pulp estetiğiyle yapılmış, içerideki hikâyeyse pek çok açıdan ne pulp ne de mainstream. Aynalar Dağı, yaşlıları ve "yavaşlığı" için bile okunabilir.

Etiketler:

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home