Salı, Nisan 28, 2009

Meşale...

Meşale İnsanlar (Büyülü Rüzgâr 75) güçlü çizgilere sahip. Tram ve gri tonların kullanıldığı flashback sahneleri hikayeyi başkalaştırıyor. Öte yandan Manfredi senaryolarının tipik sorunu yine tekrarlanıyor: “Bir yirmi sayfa daha istiyorum”. Muamma ve finali güçlendiren merak uyandırıcı muğlaklık yine birdenbire hızlandırılmış. O kırık aşk hikâyesini derinleştirmek yerine “katil benim” diye ortaya çıkan birini göstermek tercih edilmiş. Oysa katilin hezeyanları, pişmanlığı, örtbas etme arzusu ve siyasi çekişmesi belirginleştirilebilirmiş. Veya evlilik için tercih edilen kadının hisleri öne çıkartılabilirmiş (oysa anlatıda hiçbir değeri yok kadının). Elbette seçmek yaratıcının işi. Her hikâye farklı tercihlerle biçimlenebilir, benim takıntım finaldeki sıkışmadan duyduğum rahatsızlık. Daima geri dönüyor ve şu sahneler anlatılmayabilirdi yapıyorum ve Büyülü Rüzgâr’la ilgili ilk kez yazmıyorum bunu. İnsanların geçmişte işledikleri büyük günah yüzünden içten içe-karşı konmaz biçimde yanmaları fikir olarak ilginç. Vudu ritüeliyle ilişkilendirilmesini gereksiz bir mantık dayatması saymak gerek, o da ayrı bir konu. Başa dönersem, siyahın maharetle kullanıldığı birbirini izleyen sayfalar ve güzel kareler var. Hikâye, gotik nitelikleriyle çizeri cezbetmiş, severek çizmiş.

Etiketler:

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home