Salı, Haziran 02, 2009

Tutkuyla Anlatan Gönülay’ı Hatırlamak İçin

Suat Gönülay, son yirmi yılın belki de en çok beğenilerek konuşulan yerli çizgi romancısı. Buna rağmen tek bir albümünün olması memleket çizgi romanının içinde bulunduğu kısırlığı işaret ediyor. Hayatım Roman-Baltalar Elimizde, Gönülay’ın hikâyelerinden oluşan bir albüm (1991). Toplamda 10 hikâyeye yer verilmiş, Limon dergisinde daha önce yayınlanan hikâyelerden bir seçme yapılmış. Gönülay albümdeki hikâyelerin önemlice bir kısmını farklı zamanlarda çeşitli dergilerde birkaç kez yayınladı. Özellikle çizgi roman üretiminden uzaklaştığı doksanlı yılların ikinci yarısında yapıldı bu tekrarlar. İyimser bir yorumla hikâyelerin niteliğinin yayınların tekrarlanmasına yönelik bir talep yarattığını düşünerek öte tarafına karışmayalım. Özellikle Baltalar Elimizde hikâyesi içeriğindeki rahatsız edici şiddetle iç içe gelişen olabilirliği nedeniyle çizgi romanımızda bir ilkti. Hep hatırlanan bir çalışma oldu. Hayatım Roman hikâyesindeki (albümde yer almayan Herkesin Nermin hikâyesinde de görülen) bir yan tipleme sonraları Vakur Barut adlı bir kahramana dönüştü, hikâyeyi özellikli kılan unsurlardan biri de bu. Çizgi roman dünyasına yapılan göndermeler yenilikçi olmasa da albüm için yapılan seçimde etkili olmuş anlaşıldığı kadarıyla. Albümün en etkili hikâyeleri ise bize göre Pişmanlıklar Sokağı ve Pişmanlıklar Lokantası. Muğlâk mesajı, absürd duruşu her iki kısa hikâyeyi de şaşırtıcı kılıyor. Gönülay’ın üretken ve anlatmak konusunda arzulu olduğu bir dönemden kaldığı (ve başka bir Gönülay albümü olmadığı) için Hayatım Roman-Baltalar Elimizde aranması gereken kitaplardan.

Etiketler:

1 Comments:

Anonymous ck yazdý...

Suat Gönülay, Kemal Aratan gibi bence Türkiye'nin yetiştiridiği en büyük çizgi romancılardan.Ben şahsen Tardi'ye benzetirim stilini.
Acaba şu anda aktif olarak çiziyor mu, ya da ne yapıyor şu an? Keşke ünlü çizgi romancılarımızın (eski-yeni)katıldığı yeni bir konseptle bir çizgi roman antolojisi yayımlansa.
Ancak benim naciz görüşüm odur ki çizgi roman üretimi haftalık formatta bile bence yetersiz, eğer bu formun Türkiye'de ses getirmesini, işlevini yapmasını istiyorsak çıkan iş miktarını kalitesini bozmadan,çok daha fazla sayfa miktarlarına çekmemiz gerekiyor.Mesela haftalık 20 sayfa...mümkün mü?...

3/6/09 10:59  

Yorum Gönder

<< Home