Cuma, Ocak 06, 2006

alan moore üzerine değinmeler (1)

okumayanlar aşağıdaki linkten ulaşabilirler ancak öncelikle şöyle bir özet geçmekte fayda var sanırsam:

çizgi roman, edebiyat ve tempo

24 aralık'ta can, tempo dergisinde gözüne çarpan bir detayı koloni'ye taşıdıi. v for vendetta'yla ilgili olan habere sonrasında eklediğimiz yorumlar alan moore'la ilişkili genişledi doğal olarak. benim muhalif benzetmeme levent "hem popüler hem muhalif olunur mu?" sorusuyla karşılık verdi, sonra noam chomsky örneği geldi ve bugün cüneyt'in bu başlığı yeni keşfetmesiyle günler sonra tekrar alevlendi bu tartışma.

levent, daha o zaman alan moore'u ayri bir başlıkta tartışmaya açalım demişti, ben de o zamandan beri ne yazsam diye düşünmeye başlamıştım. öncelikle belirtmem gerekir ki noam chomsky benzetmem o kadar da uygun düşmemiş orada, belki levent'in efsane ve popülerlik üzerine kurduğu yaklaşımına che guevara ile yanıt vermem daha doğru olurmuş :)

neyse efendim, günümüzde çizgi romanla ilgilenen birinin alan moore adını duymaması imkansız gibi birşey ancak kaçımız (alan moore'dan bağımsız konuşuyorum aslında) karşılaştığımız, duyduğumuz efsanelerin ardına bakmaya yanaşıyoruz. başlığa (1) ibaresini koydum zira bugunku bu yazı bir başlangıç aslında, aklımda değineyim dediğim birkaç birşey oluştu, o aklımdakileri önümüzdeki günlerde yazdıktan sonra ne zaman devamını getiririm veya bu yazacaklarım ne kadar sürer inanın ki bilmiyorum ancak başarırsam bir yazar hakkında gerçekleştirdiğim, kişisel bir yol hikayesi olacak bu yazı dizisi. söyleyeceklerimin hepsi yeni olmayacak belki, koloni e-group'ta daha önce söylediğim şeylere tekrar değineceğim ancak böylesi daha derli toplu olacak. amaçladığım şey her ne kadar eserlerinden çok yazar, bir insan olan alan moore üzerinde durmak olsa da elbette ki bir sanatçıyı eserlerinden bağımsız değerlendirmek mümkün değil, bu sebeple ucundan, köşesinden de olsa çizgi romanlar da dahil olacak bu yolculuğa.

çizgili hayat kılavuzu yayınlandığında üniversite 2. sınıftaydım galiba. yanılmıyorsam alan moore'un adına ilk olarak bu kitapta, seksenlerin üç büyükleri diye geçen watchmen, dark knight returns ve maus'a değinilen bir paragrafın içinde rastlamıştım. ancak alan moore'un ilk okuduğum çizgi romanı watchmen değil v for vendetta oldu (belki bunun da bir etkisi vardır, aradan geçen bunca zamana rağmen v for vendetta hala alan moore'un en sevdiğim çizgi romanıdır). v for vendetta'ya öncelik vermemin sebebi o dönem 1984 ve ardı ardına tekrar türkçeye çevrilen cesur yeni dünya ve fahrenheit 451 romanlarıyla kara ütopyolar arasında gezinip durduğum bir döneme denk gelmesiydi.

bu tanışma hikayemden sonra isterseniz hep beraber alan moore'un hayatına bakalım kısaca:

...

devam edecek...

2 Comments:

Anonymous Adsız yazdý...

"neyse efendim, günümüzde çizgi romanla ilgilenen birinin alan moore adını duymaması imkansız gibi birşey "

Değer yargılarımız çevremize göre oluşuyor bazen bilinçli çokça ise bilinçsiz olarak bundan yola çıkıp genelleme yapıyoruz. Bir insanın kendine fiziksel zarar vermesi anlayabileceğim bir şey değil, kendini doğrayan bir insanın toplumun çok küçük bir kısmını oluşturduğunu zannederdim ta ki askere gidene kadar. Kendini doğramayanlar toplumumuzda azınlıkmış bunu askerde farkettim.

Eserlerinden çok Alan Moore üzerinde durma konusu (bu durma, duruş, aslında topluca dur kelimesinden gelen her kelime bende rahatsızlık yaratıyor nedense) belkide en zor işlerden biri özellikle Alan Moore'un bir toplumsal eyleme katılmadığı, evinden dışarı çıkmakta bile zorlandığı, çizgi roman dışında çok nadir ürün verdiği düşünülürse.

Bir eylem adamı değildir, ya da benim bildiğim her hangi bir eylem içierisinde olmamıştır çizgi romanlarında yansıttığı politik görüş genel olarak Thatcher dönemi İngilteresinin Demir Lady konseptine karşı duran muhalif yapıdır.

Benim ilk okuduğum Alan Moore çizgi romanı From Hell'di, sanırım hangi eseriyle okunmaya başladığımız yaratıcısını algılamada nihenk noktası oluyor.

Çünkü benim için ne muhalif yapısı ne politik görüşü ne de kişiliği onu büyük yapıyor. Benim hayranlığım hikaye anlatmada deneysel ve kurallara aykırı yapısı. From Hell bir çizgi roman olarak okunması zor bir eser, insanı yoruyor ayrıca Alan Moore hikayenin yan öğelerine çok hakim, anlattığı konuyla ilgili alt yapısı sağlam. (Bir tek Watchmen'deki İstanbul sahnesi beni rahatsız etmişti)

6/1/06 11:49  
Anonymous Adsız yazdý...

cuneyt benim muhaliflikten kastettigim dar, sadece siyasi gorusu etrafinda sekillenen bir sifat degildi zaten, aklimda birikenleri yazarsam eger daha iyi anlayacaksin, senin belirttigin edebiyattaki o aykiri durusu da muhalifligini olusturan ogelerden biri.

eylem adami olmadigina ve asosyal bir kisilik sergiledigi gorusune o kadar katilmiyorum ancak, kanimca her iyi yazarin oldugu gibi yalniz sadece..

6/1/06 12:55  

Yorum Gönder

<< Home