Çarşamba, Şubat 08, 2006

Sağolasın Ambrose Bierce Hikâyeleri!! (29)

İlk önce Baybora gördü Ambrose Bierce’ı, bir müşteri Çay Ocağını gösteriyordu ona. “Ne anlatırsan anlat yanlış şeyler yazacak bir gazeteci daha!” diye düşündü ama kendisine doğru gelen yabancıyı gülümseyerek karşılamayı ihmal etmedi: “Buyrun ne aramıştınız”. Ambrose Bierce neşeliydi, sona yaklaştığını hissediyordu: “Ben Levent Cantek Beyi aramıştım”. Baybora, ellerini önlüğüne kurulayarak “Oğlunu uyutuyor, bekler misiniz?” “Yok acilse çağıralım”.

Ambrose Bierce, Baybora’nın tavşankanı çaylarından içerek beklemeyi tercih etti.

Neden sonra, kucağında küçük bir çocukla uzun boylu irice bir adam içeri girdi. Masada oturanlardan bir kaçı gülerek ona laf atınca gelenin aradığı adam olduğunu anladı. Çay ocağının girişinde Baybora’yla konuştuklarını ve başıyla kendisini işaret ettiğini gördü. Tek duyduğu şey ise çocuktan bahseden “n’etsem fayda etmedi, uyumadı herifçioğlu” sözleriydi. Masaları dolaşan, düşüp kalkan oğlana takıldı gözleri.

“Beni aramışsınız” dedi Levent Cantek. Ayağa kalkarak sıcak biçimde tokalaştı Ambrose Bierce. “Hayır” dedi “Sizi değil de sizin tanıdığınız birini arıyorum”. O, “kim?” diye sormadan devam etti. “Aziz Tuna’yı arıyorum, arkadaşımdır

“Ne zamandır arıyorum, sora sora size geldim”. İçi daralmıştı, adamın Aziz’i tanımamasından, onun yerini bilmemesinden, kendisinden kuşkulanmasından, bin türlü nedenle yardım etmemesinden korktu. “Olur gideriz yazıhanesine” dediğinde kalbi çığlık attı.

“Eski arkadaş olduğumuzu onu çok özlediğimi söylemiştim değil mi?” dedi Ambrose Bierce, yürüyorlardı. “Evet” dedi, hızlı yürüyordu, durursa terleyecekti Cantek. Birden durup eliyle bir binayı gösterdi. “Kusura bakmazsanız, ben buradan döneyim, oğlan uyumadı zaten, huysuzlanır. Siz selamımı söyleyin”

“Nerede?” dedi telaşla Bierce. Levent Cantek, durunca terleyeceğine kafayı takmış olduğu için ileriye doğru bir iki adım daha atarak “bu pasaj, çamaşır toptancılarının…Aziz de üçüncü katta, kime sorsanız gösterir”.

Yazar değil mi bu adam” diye sordu “ne çamaşırı?”.

“İç çamaşırı” dedi Cantek hızla uzaklaşırken... gülüyordu.

Ambrose Bierce, pasaja doğru yürürken aynı anda şehre yeni bir yolcu treni girdiğini bilemeyecekti. O trendeki yolculardan birinin adı Ezop’tu, sadece bu kadarını söyleyebilirim.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home