Hep bir dergi fazlalığından söz ediliyor ama özgün-yerli üretime dayalı dergi sayısı her geçen gün azalıyor. Hakeza satışlar düşüyor, piyasa daralıyor. Türkiye’de dergicilik bitiyor demeyeceğim ama bunu diyebilecek çok uzman çıkar onu söyleyebilirim. Eskisi kadar çizer çıkmıyor dendiği zaman bu gerçeği hatırlamak gerekiyor.
Geçimini dergilerde çalışarak sağlayabilen çizer sayısı da azaldı. Amatör çizerler deyim yerindeyse akacak mecra bulamıyorlar. Bulanlar da bu yoğun emek isteyen işin karşılığını hakkaniyet ölçülerinde alamıyor. Bu şartlar altında çizerlik çok dar bir alana, bu alanın yüzölçümüne sığacak sayıda insana kaldı.
Böylesine bir daralma mevcut çalışanları da etkiliyor, daima bir yarın endişesi taşıyorlar. Hemen her çizer çalıştıkları dergilerin er ya da geç kapanacağına inanıyor. Kapanırsa ne yaparım sorusunu hemen herkes kendine soruyor. İyi tarafından düşünülürse bu çoğu çizeri dinamik kılabilir, pek çok işe veya aynı işi yapan yabancı çizerlere göre daha esnek olabilir, şartlara daha kolay uyum sağlayabilirler. Kötü olan ise yarın korkusudur; günü yaşamak zorunda olmak üretimleri etkiler.
Koşullara direnmek adına yenilikçi olmak gerekir ama yarın korkusu, tutan bir formülü değiştirmek konusunda sert bir tereddüt yaratır.
Deniyor ki hiçbir yenilik yapılmıyor çizgi ile ilgili dergilerde… Yenilik ister istemez risktir. Satış kaygısı, riskli olan her eylem ve değişikliği engeller, engel olmasa bile mutlaka yavaşlatır.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home