Çizgi Roman Üreticisi Olmak
Dün Ankara'da Deli Gücük ile ilgili imza ve eskiz günü yapıldı. Yeni alışveriş merkezlerinden birinde, öğleden sonra bir stand açıldı. Bir kaç ziyaretçiden bahsetmesem olmayacak. Önce resimde gördüğünüz küçük kardeş geldi. Bize çizdiklerini gösterdi. Hepimizin bildiği gibi Türkiye'de eskisi kadar çizer yetişmiyor. Geçim sağlayabilecek mecralar epeyce daraldığı için gençler başka alanlara kayıyorlar ister istemez. İleride çizer olmak istediğini söyleyen bir minik hepimizin ilgisini çekti. X-Men hikayeleri çiziyormuş...
Benim oğlum da Örümcek Adam'ı çok seviyor. Hayatında hiç okumadığı ve seyretmediği bir kahramanı çok seviyor demek daha doğru. Dün öğleden önce parka gittik birlikte. O oynarken ben kenarda oturuyorum. Koşarken birden durdu, yumruklarını sıktı, karnını tuttu ve yere diz çöktü. Doğal olarak telaşlandım, karnının ağrıdığını, tuvalete gitmemiz gerektiğini düşündüm. Koşarak yanıma geldi ve beni dakikalarca güldüren cümleyi sarfetti: "Baba ağ atamıyorum" yumrukları sıkılıydı. Tuna, Sipaydirmen olduğunu düşünüyor, büyüdüğünde de "Büyük Sipaydirmen" olacağını söylüyor. Bilmem, inandırıcı olabilir miyim ama hiç bir biçimde yönlendirmem olmadı. Bu yaşlarda bir yakınınız ya da tanıdığınız varsa bu tepkinin oğluma özgü olmadığını bilirsiniz. Tuna'nın bütün arkadaşları çeşitli süper kahramanlardan söz ediyorlar. Tuna, Kırmızı Sipaydirmen, Siyah Sipaydirmen ve Örümcek Adam'ın ayrı kahramanlar olduğunu düşünüyor.
Yerli üretimin, böylesi yaygın bir güçle rekabet etmesi imkansız. Kendisini Sipaydirmen sanan sanıyorum yüzbinlerce çocuk var. Oysa siz maça başlarken yerel bir yaygınlık dahi gösteremeyeceğinizi biliyorsunuz.
Dünkü imza ve eskiz gününde standın önünden bir teyze geçiyordu, kitabın kapağını dahi kaldırmadan "niye korkunç şeyler çiziyorsunuz, güzel kızlar çizsenize" dedi ve bizden aldığı kağıda bir kadın yüzü çizmeye başladı. İddiası ölçüsünde bir çizgisi yoktu, biz de bunu biliyorduk üstelik herkesin haklı olduğuna inandığı ve birilerine ders verdiği bir memleket ortalamasında yaptığı yeni ya da farklı da değildi. Güldük, geçtik ama...
Bu arada yeni albüm çalışmalarına başladığımızı da duyurmuş olayım...
Benim oğlum da Örümcek Adam'ı çok seviyor. Hayatında hiç okumadığı ve seyretmediği bir kahramanı çok seviyor demek daha doğru. Dün öğleden önce parka gittik birlikte. O oynarken ben kenarda oturuyorum. Koşarken birden durdu, yumruklarını sıktı, karnını tuttu ve yere diz çöktü. Doğal olarak telaşlandım, karnının ağrıdığını, tuvalete gitmemiz gerektiğini düşündüm. Koşarak yanıma geldi ve beni dakikalarca güldüren cümleyi sarfetti: "Baba ağ atamıyorum" yumrukları sıkılıydı. Tuna, Sipaydirmen olduğunu düşünüyor, büyüdüğünde de "Büyük Sipaydirmen" olacağını söylüyor. Bilmem, inandırıcı olabilir miyim ama hiç bir biçimde yönlendirmem olmadı. Bu yaşlarda bir yakınınız ya da tanıdığınız varsa bu tepkinin oğluma özgü olmadığını bilirsiniz. Tuna'nın bütün arkadaşları çeşitli süper kahramanlardan söz ediyorlar. Tuna, Kırmızı Sipaydirmen, Siyah Sipaydirmen ve Örümcek Adam'ın ayrı kahramanlar olduğunu düşünüyor.
Yerli üretimin, böylesi yaygın bir güçle rekabet etmesi imkansız. Kendisini Sipaydirmen sanan sanıyorum yüzbinlerce çocuk var. Oysa siz maça başlarken yerel bir yaygınlık dahi gösteremeyeceğinizi biliyorsunuz.
Dünkü imza ve eskiz gününde standın önünden bir teyze geçiyordu, kitabın kapağını dahi kaldırmadan "niye korkunç şeyler çiziyorsunuz, güzel kızlar çizsenize" dedi ve bizden aldığı kağıda bir kadın yüzü çizmeye başladı. İddiası ölçüsünde bir çizgisi yoktu, biz de bunu biliyorduk üstelik herkesin haklı olduğuna inandığı ve birilerine ders verdiği bir memleket ortalamasında yaptığı yeni ya da farklı da değildi. Güldük, geçtik ama...
Bu arada yeni albüm çalışmalarına başladığımızı da duyurmuş olayım...
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home