Pazartesi, Mayıs 04, 2009

Hellboy’a Saygı: Tuhaf Hikâyeler

Albümün özelliği Hellboy dünyasına ilişkin, nerdeyse Hellboy ve Mignola’ya ithaf niteliği taşıyan kısa hikâyelerden oluşması. Mignola, anlatım biçimi ve korkuya ilişkin esprili mesafesi nedeniyle oldukça Avrupalı duran bir çizer. Farklılığı en çok buradan çıkıyor, kendisi ve kahramanlık imgesine karşı geliştirdiği komik, bazen bıkkın, “anlatmaktan yorulmuş” ve moda deyişiyle “cool” duruşu onu Amerikan çizgi romanında konuşulur kılıyor. Dizi editörünün albüme yazdığı önsöze bakılırsa Hellboy hikâyesi çizmek isteyen sanatçılar nedeniyle oluşturulmuş bir albüm bu. Hayatın bu denli ticarileşmesini akılda tutarak söylenenleri yayıncı cilası saymak elbette mümkündür. Ancak şu da var: Albümdeki hikâyelerin kimileri o denli Hellboy dünyasına nüfuz etmiş ki Mignola’nın albümde yer almaması sorun teşkil etmemiş. Seçkinin bütününde Mignola’nın mizah içeren kısa-kaçamaklarının varlığı çok hissediliyor. Komik-karikatürize çizgilerle anlatılan kimi hikâyeler bu etkiyi belirginleştirmiş de olabilir. Ama nasıl çizilirse çizilsin hemen herkesi Hellboy’un ince mizahı etkilemiş gözüküyor. Albüme bu gözle bakıldığında Eric Powell’in çizdiği Geceyarısı Kovboyu, hem komik hem de iyi bir açılış hikâyesi olmuş. Albümün geneline değinmek gerekirse, üçüncü hikâye kendini saklayarak anlatılmış ama psikanalistleri heyecanlandıracak bir sertlik taşıyor. Ilıca, “rengi” itibarıyla ilgi çekiyor, Cehennem Sirki’nin özellikle 4.sayfası kapak olacak kadar güzel bir kontrast içeriyor. Ölü Doğan, çizere kendini gösterme fırsatı veren başarılı bir dolgu hikâyesi. Beşinci hikâyede Iosif Vissarionovich Dzhugashvili ile karşılaşıyoruz, ilginç deyip geçelim. Son hikâye ise keşke bir başkası, örneğin Eric Wight ya da Langridge çizseydi dedirtiyor. Kısaca, Tuhaf Hikâyeler, Hellboy tutkunlarının kaçırmaması gereken bir albüm.

Etiketler:

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home