Baştan Bana Kolay Görünüyordu
Fotoğraf Mizah ve Çizgi sitesinden alınmıştır
link
Etiketler: memleket çizgi romanı
Etiketler: memleket çizgi romanı
Zeplin'in ilk hazırlanıp çıkacağı tarihlerde ben aklı bir karış havada yol yordam bilmez amatör bir çizerdim. Hatta derginin çıkmasına bir iki hafta kala birinden duyup gitmiş, iş istenmiş, apar topar bir şeyler çizmiş, onu da üçüncü sayfa ve kapakta görünce pek sevinmiştim. Şu an düşünüyorum da o dergilerin ruh hali de benden pek farklı değildi. Ama küçük dahi olsa bir başlangıç, bir atılım, hiç kimsenin zararına değildi. İlerisi için bir işaretti. Ben bile tahmin edemiyorum bu noktalara gelebileceğimi :)) [Kenan Yarar, Zeplin Çizgi Roman Gazetesinin çıkışında hissettiklerini anlatıyor]
Etiketler: memleket çizgi romanı
Çizgi Romancılara Notlar: İnsanlar genellikle böcek filan gördüğünde ya eline bir aeresol ya da bir terlik alıp, onu yok eder... Ama iyi bir çizgi romancı bunu hiçbir zaman yapmaz. Önce bir eline alır, kaşı gözü, ayağı bacağı nasıl bir bakar, biraz deforme ederse ne elde edeceğini düşünür. Hatta ona göre bir elbise tasarlar. İşte o elbiseyi giydiği zaman o böcek size harika bir uzaylı olur (...) Hiçbir zaman unutmayın. Romancılar beyinlerini değil beyinleri romancıları zorlar. Onun sizi kontrol etmesine izin vermeyin. Her kareyi ayrıntılı çizin. Unutmayın şeytan ayrıntıda gizlidir. Tanrı da!! Gelelim uyuşturucu meselesine... Çizmek veya iyi bir hikaye bulmak için hiçbir zaman uyuşturucu kullanmayın. Bizim bu tip şeyler kullandığımıza da inanmayın!! Değil çizmek isminizi bile yazamazsınız. Zaten çizginin kendisi en iyi uyuşturucudur ve bundan kurtuluş yoktur. İnsanı bitirir. Ama ben hiç uyuşturucu kullanmadım diyenin alnını karışlarım. Çünkü vücut kendi uyuşturucusunu kendi salgılar: Endorfin. Sakın çizdiğiniz şeyleri kâğıt üzerindeki cansız figürler olarak görmeyin, herkes sizi terk etse bile onlar yalnız gecelerde sizin başucunuzda bekleyen dostlarınızdır. Etiketler: memleket çizgi romanı
Seksenli yıllarda hemen tüm gazetelerimizde haber olarak yer alan bir sigara karşıtı kampanya afişiydi bu. [Benim için bir parça nostaljik olduğunu kabul ediyorum] Gazeteler sigaranın zararları hakkında yazılar yazıyorlardı, Maltepe it sigarası olarak biliniyor, pek fena kokuyordu. Sonra Red Kit'e sigarayı bıraktırdılar vsEtiketler: siyaset ve çizgi roman
(…) bilim ve teknoloji gittikçe daha büyülü bir şeye dönüşüyor. Başka bir deyişle uzmanlar neyin ne olduğunu biliyor ama ortalama bir insan ne olduğu hakkında bir ipucuna sahip değil. Çoğu insana göre şeyler gittikçe siyah bir kutuya dönüşüyor, eğer kutunun içine bir şey koyarlarsa biliyorlar ki özel bir sonuç alacaklar. Bu özellikle bilgisayarlar için geçerli. Bazı şeylerin neden ve nasıl olduğunu ve kurallarını bilmek için uzman olmak gerekir ama ortalama bir insan uzman değildir. Çoğu insan bilgisayar kullanır çünkü onlar faydalıdır. İnsanlar bilgisayara sihir gibi bakarlar, çünkü bu kuralları açıklayamazlar. Bu, bilgisayarların sihir olduğu anlamına gelmez. Bilim ve sihir dünyası birbirinden ayrılmıştır ama sezgilerimiz ve bilincimiz düşünüldüğünde aynı noktaya yaklaşırlar. Bu yüzden çalışmalarımda bilim-teknoloji ile dini birbirlerine entegre etmeye çalıştığım görülebilir çünkü onlar aynı noktaya yaklaşırlar. [Masamune Shirow anlatıyor…]
Sanırım benim için görsellik ve hikayenin akış hızı daha ağır basıyor. Hellboy materyalini ele almaya başladığımda, şöyle düşünmeye başladım... Dünyadaki en iyi yazar olmayacağımı biliyordum ama görsellik ve hikaye anlatımı açısından başka insanların yapmadığı şeyler yapabilirdim. Yani bu materyal içinde kendi sığınağımı bulmaya çalışıp “öyleyse ben de atmosfere önem veririm” demek gibi bir şeydi. Berni Wrightson harika birkaç korku hikayesi yapmıştı, ama hatırladığım kadarıyla çoğu yavaş akmaktan ve dolambaçlı olmaktan uzaktı. Ben etrafında bir atmosfer inşa edebileceğimiz tuhaf şeyler için kendime yer açmak istiyordum. Böyle bir şeyin çizgi romanlarda işe yarayıp yaramayacağı konusu üzerinde de çok kafa patlattım. Çünkü şimdiye kadar “Korku çizgi romanlarda işe yaramaz, bunun bir sürü sebebi var” diyen bir sürü insan tanımıştım [Mignola anlatıyor....]
Crime Detector dergisinde yayınlanan çizgi romanın ilk sayfasında, Spillane, Mike Danger’i, şöyle tanımlar: “Sert! Acımasız!
Con (Toplantı): Convention’ın kısaltması. Çizgi roman hayranlarının ve üreticilerinin bir araya geldikleri, çizgi romanların ve yan ürünlerin, hayranların beğenisine sunulduğu, çeşitli etkinliklerin düzenlendiği büyük çaplı toplantılar.
Etiketler: sözlük
Deli Gücük 2, Alacakaranlık Zamanlar albümünde yer alacak bir çalışmadan bant...Etiketler: Deli Gücük
(…) Milton Caniff’in diyalog ve karakter yaratma teknikleriyle Noel Sickles’ın kompozisyon ve geçiş teknikleri, hep seyrettikleri filmlerden besleniyordu. D.W. Griffith'in ölümsüz filmi Birth of a Nation, defalarca seyrettikleri ve en çok etkilendikleri filmlerin başında geliyordu (işin komiği, bir kuşak sonraki Avrupa sinemasının ünlü yönetmenlerinden Resnais ve Fellini de kendi işlerini yaparken Caniff’den etkilendiklerini söyleyeceklerdi).
Etiketler: Sinema ve çizgi roman
Manisalı sanatçı Enis Temizel’in yazıp çizdiği Tantalis’in Meleği: Manisa Tarzanı adlı çizgi roman kitabı Lal Kitap tarafından yayımlandı. 192 sayfalık çizgi roman kara kalem olarak hazırlanmış.
(...) Ahmet Bedevi, Manisa'ya gönül vermiştir. Manisa da ona... Artık o, Ahmet Bedevi değil, Manisa Tarzanı'dır. Yıllarca emek vererek yeşerttiği Manisa'da yapılan bir orman katliamının ardından kalbi dayanmaz ve bu hayata veda eder.
21. yüzyıl ortaları... Toprak bir zamanlar aldığını geri vermek üzeredir ve Ahmet Bedevi yeniden yaşam bulacaktır! Ancak bildiğinden çok farklı bir dünyada! Vahşet dünyada kol gezmektedir, ne var ki, yetkililer ilgisizdir. Spil Dağı eteklerinde keşfettiği üstün teknoloji ürünü laboratuarın ne gibi bir ilgisi vardır? Ahmet Bedevi, arkeolog Elif ve bir grup üniversite öğrencisi bu vahşeti engelleyebilecekler mi?
Tantalis (Atlantis) zamanından beri birbirlerini kovalayan ruhlar 21. yüzyılda bir kez daha karşılaşıyorlar... Eski nefret ve aşklar yeniden alevleniyor (...)
(Tanıtım yazısından)
Ayrıntılı bilgi için link
Etiketler: duyurulur
ÇelebiEtiketler: Deli Gücük
Neredeyse bir yıldır Tim Burton ve Timur Bekmambetov'un katkıda bulunduğu 9 adlı bir animasyondan söz ediliyordu. Filmin fragmanları aralıklarla dolaşıma sokularak hatırı sayılır bir ilgi de yaratılmıştı. Sonunda anladık ki filme yapımcı olarak katkıda bulunmuşlar ve bu katkı, sınırlı bir maddi destekten de fazlası değilmiş... Film, moda deyimiyle apocalyptic bir çalışma. Makinelerle insanlar arası savaş sonrasındayız. Aşina olduğumuz bir ortam bu...Tek fark bilim adamının ruhunu katarak yaptığı ve her birinin sırtına bir numara verdiği oyuncaklar (!)... Makine ise Spielberg'in War of the Worlds (2005) ya da Meet The Robinsons (2007) filmlerinde gördüğümüz özelliklere sahip. Hikaye için söylenebilecek pek bir şey yok, Ne yeni ne de bak güzel bir ironi yapılmış dedirtecek bir malzeme var. Ama film görsel olarak gerçekten güzel sahnelerle dolu. Filmi izlettiren de bu görsellik zaten...İzlemek gerek, "peki ya hikaye" sorusunu rafa kaldırarak izlerseniz üstelik, daha iyimser bir gözle filmden başka bir tad daha alabilirsiniz...Etiketler: 101 Yorum
Deli Gücük 2, Alacakaranlık ZamanlarEtiketler: Deli Gücük
(…) Alan Moore ve Dave Gibbons, hikâyelerini biraz değiştirilmiş biçimde de olsa 1985’in gerçek dünyasına yerleştirmişlerdir. Onların yarattığı New York, Richard Nixon’ın hâlâ Birleşik Devletler Başkanı olduğu, kent insanlarının McDonalds yerine Gunga Diner gibi restoranlardan paketlenmiş gıda yedikleri ve süper kahramanların Metropolis’teki kadar yaygın oldukları bir yerdir. Watchmen’in dünyası pek çok bakımdan kendi dünyamıza son derece yakındır ve içinde yaşayan süper kahramanlar “eylemlerini sınırlayan rastlantısal etmenlerin merhametinde yaşamaktadırlar.. Watchmen’de süper kahraman, toplumun farklı kesimlerinden bir tanesidir sadece (…) [Jamie A.Hughes’e ait “Gözcüleri Kim Gözler…” yazısından bir bölüm, Yeni Serüven 4 (10)]
(...) San Francisco’da çıkan underground dergilerinde yayımladığı işlerinden beri hayranlık duyduğum Melinda’yla temasa geçmemi Neil Gaiman sağladı. Bu gelişme önüme birçok yeni olanaklar koymuştu. Eğer kotarabilirsek sekiz sayfalık bir hikâye hazırlama niyetiyle başladık çalışmaya. Belki fikir alışverişi sırasında arada pek de elle tutulur tarafı olmayan Peter Pan konusunu ortaya atmış ve nasıl geliştireceğimi bilemediğimi söylemiş olabilirim. Bir ara Melinda üç kadın kahramanın yer aldığı bantları çizmekten hep çok zevk aldığını ve başarılı olduğunu söyledi-ortaya çıkan dinamizmden hoşlanıyordu. O noktada, onun fikri ile benim yarım yamalak Peter Pan düşüncem çakıştı ve sanırım bir şekilde şöyle bir şey düşündüm: “Eğer karakterlerden birisi Peter Pan’deki Wendy olsa diğer ikisi kimler olurdu?” Aslında kimlerin olabileceği apaçık ortadaydı: Alice ve Dorothy. Sonrası hızla gelişti (...) [Alan Moore, Lost Girls fikrinin nasıl geliştiğini anlatıyor]
Etiketler: Alan Moore, edebiyat ve çizgi roman
Kütükleşme: Argo. Uzun süre çizmeyen çizerin eski kıvraklığından uzaklaşması, bileğin kütükleşmesi.
Etiketler: sözlük
Etiketler: haber
Etiketler: sözlük
Biraz da öğrenelim (yiğrenmeyelim Memo)...Milliyet gazetesi kültür sanat servisi aktarmış. Çizgi romanlar da faydalıymış. Dileyen bu haberi linkten okuyabilir. Ben bu fayda ve zarar meselesini tam olarak anlayamıyorum. Neresinden bakarak faydalı olduğuna karar veriliyor anlasam, hani bir nebze rahatlayacağım. Bu faydalı-zararlı eksenine, anladığım kadarıyla eldeki başlamış ve bitmiş, kesin olarak sonuçlanmış verilerden hareket edilerek varılıyor. Bir çocuk çizgi roman okudu ve Ortaokulu bitiremedi mesela...Postmodern diyorsun "ben de senin..." diyip kafanı kırıyor çizgi roman okuru mesela...Başıma geldiği için yazıyorum, "Tarkan okuyanlar yetmişli yıllarda Ülkücü oldular" diyenler vardı mesela. Diğer yandan çizgi roman okumayıp kitap okuyanlar mühendis oluyorlar, say say bitmez. Hepsi toplumun muteber isimleri, makam sahipleri oldular. Sınanmış, tekrarlanmış ve her defasında hiç bir sapma göstermeksizin uygulanabilmiş ve başarı vermiş ki hiç tartışılmaksızın doğru kabul ediliyor, tersi durumda bu saptamayı yanlışlayan, yolunda gitmeyen her ne ise çöpe atılıyor. Sonra çöpe atma mantığını hiç tartışmadan çöpten o şeyi çıkartıp bu defa faydalıymış deniyor. Mesela "kitap okuyanlar iyi insan olur" veya "kitap okumayanlar Türkiye'yi bu hale getirdiler" diyebilir miyiz? Bu faydacı romantizmin, narsistik, kendine hayran aydınlanmacı bir mantığın bir parçası olduğu anlaşılsa, yanlış olanın da eğitim yoluyla yaygınlaştırılabileceğinin farkına varılsa, sonra ne bileyim -kafiye olsun diye değil- hayat bayram olsa mesela...Lay lay lom...Etiketler: çevre bilinci
ÇelebiEtiketler: Deli Gücük
Arrival Date : (Varış Tarihi) Gazete bayii ya da dağıtımcı tarafından çizgi romanların kapağına kurşun kalemle yazılan ve çizgi romanın tezgaha çıktığı günü belirten tarih.
Etiketler: sözlük
Deli Gücük 2, Alacakaranlık ZamanlarEtiketler: Deli Gücük
Etiketler: Grafik Roman, sözlük
Etiketler: duyurulur
Etiketler: sözlük